EZAN DUASI
- Tahiri
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 09 May 2007, 02:00
EZAN DUASI
EZAN DUASI
Câbir radıyallahu anhden rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Kim ezanı işittiği zaman şu duayı okursa, kıyamet gününde o kimseye şefâatim vâcip olur.
(Buhârî, Ezân 8, Tefsîru sûre (17), 11. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 37; Tirmizî, Mevâkît 43; Nesâî, Ezân 38; İbni Mâce, Ezân 4)
Okunuşu:
Allahumme rabbe hâzihîd-davetit-tâmmeh ves-salâtil kâimeh, âti Muhammedenil vesîlete vel-fadîlete ved-daraceter-rafiah veb'ashu megamen Mahmûden ellezi veadteh. İnneke la tuhliful mîâd.
(Âlâ Rasulinâ Salavat:Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e salavat getiririz.)
Türkçe Manası:
ALLAHım! Ey bu tam dâvetin, yâni mübârek ezânın ve kılınmak üzere bulunan namazın mukaddes Rabbi. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)e vesîleyi ve fazîleti ihsan et ve Onu, kendisine vad buyurmuş olduğun Makâm-ı Muhmûda eriştir. Şüphe yok ki, sen vadinden dönmezsin.
Sad İbni Ebî Vakkas radıyallahu anhden rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Kim müezzini işittiği zaman: Tek olan ve ortağı bulunmayan ALLAHtan başka ilâh olmadığına, Muhammedin Onun kulu ve resûlü olduğuna şahitlik ederim. RABB olarak ALLAHtan, resûl olarak Muhammedden, din olarak İslamdan razı oldum, derse, o kimsenin günahları bağışlanır.
(Müslim, Salât 13. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 42; Nesâî, Ezân 38; İbni Mâce, Ezân 4)
Beyhakînin rivayetinde ilk duanın sonunda bir de: İnneke lâ tühlifül-mîâd = Şüphesiz ki sen vaadinden caymazsın ilâvesi vardır..
Muhammedi Muhabbetle...
- hamdolsun
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 496
- Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00
- YESRIB45
- Yeni Üye
- Mesajlar: 4
- Kayıt: 09 Mar 2010, 02:00
EZAN DUASI NIN FAZİLETİNE DAİR KISACIK EKLENTİ
EZAN DUASI NIN FAZİLETİNE DAİR KISACIK EKLENTİ
Ezan duâsının fazileti
Ezan işitildiği zaman ezanı dinlemek, ezanı içinden tekrar ederek icâbet ve tasdik etmek, bitince ezan duâsını okumak sünnettir; Peygamber Efendimizin (asm) şefaatine vesîledir.
*Abdullah bin Amr bin As (ra) bildirmiştir: Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki: Müezzinin ezanını işittiğiniz vakit siz de onun söylediği gibi söyleyiniz. Sonra bana salât ve selâm okuyunuz. Çünkü her kim bana bir salât okursa, bundan dolayı Allah ona on defa rahmet nazarıyla teveccüh buyurur. Sonra Allahtan benim için vesîleyi isteyiniz. Çünkü vesîle Cennette bir derecedir ki, o, Allahın kullarından yalnız birinden başkasına lâyık olmaz. Benim o olduğumu umuyorum. Her kim benim için Allahtan vesîleyi isterse, ona şefaatim ulaşır.
*Ömer bin Hattâb (ra) dedi ki: Resûlullah Efendimiz (asm) şöyle buyurdu: Müezzin Allahü Ekber, Allahü Ekber dediğinde siz de Allahü Ekber, Allahü Ekber dersiniz. Müezzin Eşhedü en-lâ ilâhe illâllah dediğinde siz de Eşhedü en-lâ ilâhe illâllah dersiniz. Müezzin Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah dediğinde siz de Eşhedü enne Muhammeden Resûlallah dersiniz. Müezzin Hayye ales-salâh dediğinde siz Lâ Havle ve-lâ kuvvete illâ billâh dersiniz. Müezzin Hayye alel-felâh dediğinde siz yine Lâ Havle ve-lâ kuvvete illâ billâh dersiniz. Müezzin Allahü Ekber, Allahü Ekber dediğinde siz de Allahü Ekber, Allahü Ekber dersiniz. Sonra müezzin Lâ ilâhe illâllah dediğinde siz de Lâ ilâhe illâllah dersiniz. Böyle diyen Cennete girer.
*Câbir bin Abdullah (ra) dedi ki: Resûlullah Efendimiz (asm) buyurdu ki: Her kim ezanı işittiği zaman Allahümme Rabbe hâzihid-davetet-tâmmeti ves-selâtil-kâimeti âti Muhammedenil-vesîlete vel-fadîlete vebashü mekâmem-mahmûdenillezî veadtehû. (Mânâsı: Ey bu mükemmel dâvetin ve namaz kıyâmı (duruşu) emrinin sahibi olan Allahım! Efendimiz Muhammede (asm) vesîleyi ve yüksek dereceleri ver. Ve Ona, vaad ettiğin Makam-ı Mahmûdu lütfeyle. derse, kıyâmet gününde benim şefaatim ona hak olur.
Ezan duâsı, âyetten iktibas edilen4 İNNEKE LÂ TUHLİFUL-MÎÂD (Şüphesiz Sen sözünden dönmezsin.) kelimesiyle bitirilir.
Makam-ı Mahmûd, geçmiş ve gelecek her sınıfın, her mahlûkât cinsinin, her varlık türünün, her tâifenin kendisine şiddetle muhtaç olduğu, her sınıfın ihtiyacı olan şefaatin kendisinden verildiği bir şefaat makamı olarak açıklanmıştır. Şüphesiz bu izaha haklılık veren hadis-i şerifler mevcuttur:
*İbn-i Abbas (ra) rivâyet etmiştir ki; Allah Resûlü (asm) bu makamın bir hadis-i kudsîde Cenâb-ı Hak tarafından şöyle bildirildiğini beyan buyurur: O öyle bir makam ki, bu makamda öncekiler de, sonrakiler de sana teşekkür ederler, sana minnettâr olurlar. Sen şerefçe bütün yaratılmışların üstünde olursun, istersin verilir, şefaat edersin şefaatin makbul olur. Senin sancağının altında olmadık hiç kimse kalmaz.
*Ebû Hüreyrenin (ra) rivâyeti de şöyledir: Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur: Bu o makamdır ki, onda ümmetime şefaat edeceğim.
*Kab bin Mâlik (ra) rivâyet etmiştir ki; Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) şöyle buyurdu: Allah insanları diriltecek; bana da yeşil bir elbîse giydirecek. Ondan sonra Allah ne söylememi isterse söyleyeceğim. İşte Makam-ı Mahmud, bu makamdır.
Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, Peygamber Efendimizin (asm) Makam-ı Mahmûdunu Rabbânî bir sofra kavramı ile izah eder. Öyle bir sofradır ki, Cenâb-ı Hak tarafından dağıtılan bütün nurlar, verilen bütün ikrâmlar, ikrâm edilen bütün feyizler, ihsân edilen bütün lütuflar, nîmetler, bağışlamalar, mağfiretler ve merhametler o sofradan akıyor. Resûl-i Zîşâna (asm) okunan Salavât-ı Şerîfeler, o İlâhî sofraya edilen dâvete icâbet hükmündedir. Yani Salavât-ı Şerîfe okumakla insan o İlâhî sofra sahibi tarafından yapılan dâvete uymuş; sofraya yaklaşmış ve sofradan istifâde etmiş olur.