AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-79


Ey Hudâ-yı Lem-Yezel vir 'ışk u 'irfânı bana
Bileyin 'ayne'l-yakîn hem olayın 'âşık sana..


Ey MutLak VARLığı sonsuz Bâki OLan Hudâm!. Bana Lütfunla İlâhî AŞKı ve İrfÂNı ver ki,
Ben SENi Ayne'l- Yakîn/Gözüm ile görür derecede görerek, müşâhede ederek, bilerek ÂŞIK OLayım SANA!.


Resim

'Ömrimi uyub hevâ-yi nefse itlâf eyledim
Gönlime perde oluben itdi iğfâl mâ-sivâ..


Ben Koskoca ÖMRümü, NEFsimin Dünyevî HevesLerine uyarak telef ettim, ziyan eyledim..
Mâ-sivâdan/ALLAH celle celâlihu'dan başka her şey, gönlüme perde olup beni gaflette düşürdü..


Resim

Sâlik oldum gerçi evvel hoş erenler yolına
Geldi pes 'ışk-ı mecâzî varımı kıldı hebâ..


Gerçi çok evvelindeni ERENLERin YOLuna Tarikat Yolcusu oldum.
Ne var ki, başıma Dünyevî AŞk geldi ve ELde olan VARımı yerle bir ve hebâ etti..


Resim

Hubb-ı nisvân oldı müstevli bu gönlüm şehrine
Kıldılar meftûn beni emvâl ü evlâd u nisâ..


Kadınların SEVgisi, gönül şehrimi istilâ edip ele geçirdi.
Mal, mülk, evlâd ve kadınlar beni fitne belâsına düşürdüler..


Resim

Hırs ile şehvet zelîl iderler imiş mü'mini
Yok benim gibi olan hîç zillete bir mübtelâ..


Gerçek mü'mini; nefsinin hırs ve şehveti mutlaka hor, kıymetsiz ve itibarsız ederlermiş.
İşte böylesi bir aşağılık derdine bulaşmış başı derde girmiş olan hiçbir kimse yok benim gibi..


Resim

Pîr-i 'âciz oldum ammâ geçmedi gönlüm henüz
'Işk-ı hûbân-ı mecâzîlerden ey güzel Hudâ..


Ey Güzel Hudâm;
Çok yaşlı ve gücü yetmez biri oldum ammâ, gönlüm hâlâ Dünya Güzellerinin SEVgisinden geçemedi-geçmedi..


Resim

Dir bu Kuddûsî dem-â-dem yâ ilâhe'l-'âlemîn
'Işkını vir yolumu aç gideyin senden yana..


Onun için Kuddûsî kaddesallahu sırrahu BaBam, hiç durmadan sana niyâz eder ki;
Ey İlâhe'l- Âlemîn!. AŞKını ver AŞKuLLAH YOLumu aç ve ben, SENden yana SANA gideyim..


Resim

Lem-Yezel.: Zâil olmaz, bâki, zeval bulmaz. Daimî olan.
Ayne'l-yakîn.: (Ayn-ül yakîn) Göz ile görür derecede görerek, müşâhede ederek bilmek.
İtlâf.: Ziyan etmek. Telef etmek. Bozmak. * Öldürmek.
İğfâl.: (c.: İgfalât) Dikkatsizlikle terkettirmek. * Gaflette bırakmak. * Kandırmak. Aldatmak
Mâ-sivâ.: Ondan gayrısı. (ALLAH celle celâlihu'dan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
Sâlik.: (Sülûk. dan) Bir yolda giden. Belli bir yol tutup giden. * Bir tarikat yolunda olan.
Hebâ.: İnce toz. * Boş. Beyhude. Nâfile. Faydasız. İsraf. Ziyan. * Aklı az olan.
Hubb.: (Hibâb - Hibb - Mehabbet) Sevgi, muhabbet, bağlılık, dostluk.
Nisvân.: (Nisa. c.) Kadınlar. Nisâlar.
Müstevli.: İstilâ eden, ele geçiren, zapteden. Galib olan. Yayılan, her tarafı kaplayan.
Meftun.: Fitne ve belâya tutulmuş olan. Âşık. Mecnun. * Cünun. Fitne.
Emvâl.: (Mal. c.) Mallar.
Zelil.: Hor, hakir, alçak. Aşağı tutulan.
Zillet.: Aşağılık, horluk, hakirlik, alçaklık.
Mübtelâ.: Dertli. Hasta. Başı sıkıntılı. Rahatsız. Belâlı. Düşkün. Tutkun. Tutulmuş.
Hûbân.: f. Güzeller, iyiler.
Dem-â-dem.: f. Zaman zaman. An be an. Sık sık. Her vakit....
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-80


Nedir maksûdın ey 'âbid 'ibâdetden digil bana
Eğer tâlib isen dünyâyı bil âhret harâm sana....


Ey ALLAH celle celâlihu’nun KULu kardeşim, senin ibadetten kasd edip de istediğin şey nedir gel de bir söyle/anlat bana!
Eğer ki sen, şu dünyayı ebedî sanıp onu tercih ettiysen bil ki, âhiret harâm sana..


Resim

Eğer âhret diler isen gönül virme şu dünyâya
Ki âhret ehline dünyâ harâmdur böylece bil hâ....


Yok eğer âhireti diliyor isen, o zaman da şu dünyâya gönül verme!
Ki âhiret ehline dünyâ harâmdır bunu böylece bil hâa!.


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: “(Üç kısım insan vardır. Dünya ehli, âhiret ehli, ALLAH ehli). Âhiret ehline dünya haramdır, Dünya ehline Âhiret haramdır. ALLAH ehline/Ehlullah’a dünya veâahiretin her ikisi de haramdır.” buyurmuştur.
(İbn Abbas’tan; Deylemi, 2/230/ h. no: 3110; el-Camiu’s-Sağir, h. no: 6754)

Resim

Eğer 'âşık isen Mevlâya geç dünyâ vü 'ukbâdan
Harâmdur çünki ehlu'l-lâha anlar şübhe yok aslâ....


Eğer gerçekten MuhaMMedî HAKk ÂŞIK isen; bu dünyâyı da öbür dünyayı da bırakıp El Mevlâ ALLAH celle celâlihu’ya geç!.
Çünkü EHLULLAH’a ikisi de şüphesiz ve kesinlikle haramdır..


El Hâdî:
Resim

Resim

Sığar mı bir gönülde iki mahbûb var düşün bir kez
İki zıd içtimâ' itmek muhâl mümkin değil zîrâ....


Sen oturup var bir düşün ki, bir gönüle iki SEVgiLi nasıl sığacak!.
Zirâ, Ateş ile Su gibi iki Zıddı bir araya toplamak imkânsız, mümkün değil ki!.


Resim

Bu Kuddûsî kelâmına eğer ısgâ’ ider isen
Hudâya vâsıl olursın makâmını ider bâlâ....


Eğer sen Kuddûsî BaBam kaddesallahu sırrahu’nun Hak SÖZÜne Kulak verip, dinleyip kabul edip de yaparsan,
Hudâ ALLAH celle celâlihu’ya ULAŞırsın ki O, senin makâmını YÜCe eder İki ÂLEMde.. İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.


El Hâdî:

Resim


Resim

Maksûd.: Kasdedilmiş. Kasdedilen. * İstenilen şey. İstek. Arzu. Gâye.
Digil.: Gel de söyl/de..
Tâlib.: (C.: Tulleb-Tullâb-Talebe) İsteyen, istekli. * Talebe, öğrenci.
Ukbâ.: Âhiret, öbür dünya, bâki olan âlem.
İctimâ'.: Toplantı. Toplanmak. Bir araya gelmek. Kavuşmak.
Muhâl.: İmkânsız, vukuu mümkün olmayan. Bâtıl, boş söz.
Isgâ.: Söylenilen bir sözü dinleyip kabul etme ve yapma. * Söylenilen bir sözü kulak verip dinleme. * Meyl etmek.
Bâlâ.: f. Yüksek. Yukarı. Yüce. Yüksek kat..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


<= Resim =>


GazEL-81

Dünyâ harâmdur ehl-i 'ukbâya rükün itme ana
'Ukbâ harâm hem ehl-i dünyâya işit direm sana..


EYy CÂN!.
Âhiretini düşünen Bâki Âlem Ehline bu gelgeç iğreti Dünyâ Âlemi haramdır/yasaktır. Sen de bunu bil ve Dünyâyı Anayurdun/temelli sanma!.
Sana açıkça söylemekteyim duy ve uy ki, Âhiretin Bâki Âlemi de Dünyaya tapıcı Dünyâ Ehline haramdır/yasaktır!.


Resim

Bu iki dahi ehl-i Mevlâya harâmdır bilmiş ol
Kankı gürûhdan olmak istersen haber virgil bana..


Kaldı ki ve şunu iyice BİL ki, hem Dünyâ hem de Âhiret Ehlinin ikisine de Mevlâ ALLAH celle celâlihu Ehli olmak haramdır/yasaktır.
Şimdi sen tercihini yap ve bu üç bölükten hangisine girmek istiyorsan haber bana haber ver!.


Resim

Matlubın ise âhiret çok dirme dünyâ mâlını
Hak ise maksûdın eğer hîç eyleme meyl-i sivâ..


Eğer ki tercihin/istediğin Âhiret Ehli olmak ise o zaman şu gelip geçici üç günlük Dünyanın malını toplamaya çalışma!.
Yok eğer maksadın HAKk TeÂLÂ ise o zaman da, O’ndan gayrısına asla gönül verip meyl etme!.


Resim

Sâdıklar ile hem-dem ol kaç ehl-i 'ukbâdan dahi
Çün ülfet itmez mâ-sivâ ehli ile ehl-i Hudâ..


Ve her dâim HAKk Sâdıklarla canciğer dost ve arkadaş olup, Âhiret Ehlinden bile uzak durup kaç!.
Çünkü onlar da imân ve amellerini neticede Cennet vs. için yaparak biir şeyler umarlar ve El HÂdî ALLAH celle celâlihu’dan ayrılırlar.. Onlarla da dostluk kurup içli dışlı olma sakın!.


El Hâdî:
Resim

Resim

Tevfîk-ı Hak ile bu pendi itdi Kuddûsî koca
Tutgıl anın sözini sen ol ehl-i Mevlâ sâlikâ..


HAKk TeÂLÂ’nın sana yardım etmesi ile, Yaşlı Kuddûsî BaBam kaddesallahu sırrahu sana bu güzel öğüdü yaptı.
Gel sen de onun sözünü tut ve uygula ki, sen de Mevlâ ALLAH celle celâlihu Ehli OLaBİLesin İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.!.[/b]



Resim

Ukbâ.: Âhiret, öbür dünya, bâki olan âlem. * Ceza.
Rükn.: Rükün. Direk. Esas. * Kuvvet. * Bir şeyin en fazla sağlam olan tarafı veya köşesi veya temeli.
Gürûh.: f. Bölük. Cemaat. Takım. Kısım.
Matlub.: İstek, istenilen şey. * Alacak. Ödünç verilmiş.
Sivâ.: Başka, gayrı, diğer. Kasd.
Mâsiva.: Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
Tevfîk.: Uygun düşürme. * Uydurma. Muvafık kılma. * Cenab-ı Hakkın kuluna yardım etmesi.
Sâlik.: (Sülûk. dan) Bir yolda giden. Belli bir yol tutup giden. * Bir tarikat yolunda olan.
Hem-Dem.: f. Canciğer arkadaş..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

82

Resim



<= Resim =>


GazEL-82

Ey bu mahlûkâtı kün emriyle var iden Hudâ
Cümlesi kulluk iderler her zemân dâ'im sana..


Ey bu mahlûkâtı/yaratıklarıKÛN feyeKÛN EMRiyle halk eden/var eden El Hallaku’l- Hâdî ALLAH celle celâlihu,
Herbirisi/Cümlesi her zamÂN kulluk ederler SANA..


El Hâdî:
Resim

El Hâliku:
Resim

El Hallâku:

Resim

Resim

Nutfe-i murdâr idim virdin bana bu hey'eti
'Işk u cezbe ma'rifet hem eyledin ihsân bana..


Ben aslında insanı cenâbet/kirli eden bir damlacık sperm/meniden ibâret iken bu muazzam bedeni ve içindekileri verdin bana.
Hem de, Aşk u Cezbe ma'rifetini ihsân eyledin bana..


Resim

Olmışam 'âşık sabî iken sana ez-cân u dil
Geçdi 'ömrüm zikrin ile gice gündüz dâ'imâ..


Ben daha bebek iken SANA cândan gönülden. ÂŞIK olmuşum..
Ve bütün ömrüm boyunca her dâim gece gündüz Zikrin ZİKRuLLAH ile geçti..


Resim

Şimdi oldum haste koca seksân ikidür yaşım
Dil ile hem kalb ile zikr eylerem subh u mesâ..


Şimdi ise 82 yaşında hasta ve yaşlı bir kocamış oldum.
Sabah akşam hem kafa DİLimle ve hem de Kalb DİLimle ZİKRuLLAH Zikrederim..


Resim

Sana ma'lûm tâkatim yok cismim ile kulluğa
'Aciz ü bî-çâre bende olmışam 'afv it şehâ..


SEN her şeyimizi BİLENsin ki, bedenim çöktü, SANA lâyıkınca KULLuk yapmaya gücüm kalmadı.
Ey ŞÂHLar Şâhım ben, âciz ve çâresiz bir KULun olmuşum afvet!.


Resim

Pes bu nazmı eyledim tahrîr firâşda güc ile
İsterem bu hâl-i za'fımda hemîn sana likâ..


İşte bu şiirimi ben, hasta yatağımda yatarken zorlukla yazdım,
İsterim ki bu çökmüş hâlimde hemence SANA kavuşayım!.


Resim

Rûz u şeb eyler bu Kuddûsî du'â ağlayuben
Hem ider senden Gafûrâ mağfiret rahmet recâ..


Bu Kuddûsî kaddesallahu sırrahu Babam, gece gündüz ağlayarak duâ eder ve,
Hem de Eyy El Gâfuru ALLAH celle celâlihu SENden mağfiret ve rahmet ricâ ederim yalvarırımm!.


El Gâfuru:
Resim



Resim

Nutfe.: Duru ve sâfi su. * Meni. Rahimde iki yarım ve ayrı cinsten hücrelerin birleşmişi. * Taşmış, dökülmüş su.
Murdâr.: f. Pis. Kirli. Mülevves. Temiz olmayan. * İslâmiyetin gösterdiği kaidelere uygun olmıyarak kesilmiş hayvan.
Hey'et.: Şekil. Suret. Görünüş. * Birlik teşkil eden şahısların mecmuu.
Cezb.: Kendine doğru çekme. * İçme.
Sabî.: Henüz süt emen çocuk. * Büluğ çağına gelmemiş olan çocuk. * Üç yaşını tamamlamayan erkek çocuk.
Ez-cân u dil.: cândan gönülden.
Subh.: Sabah vakti. Sabah. Tan vakti. Şafak zamanı.
Mesâ.: Akşam. Akşam vakti. Akşam olmak. * Gamlı olmak. * Öğleden güneş batıncaya kadarki vakit.
Tâkat.: Güç, kuvvet. İktidar.
Tahrîr.: Yazmak. Yazılmak. Kaydetmek.
Firâş.: Döşek. Yatak. Yere serilen şey. Minder. şilte.
Za'f.: Zayıflık. Kuvvetsizlik. İktidarsızlık.
Likâ.: Kavuşmak. Rast gelip buluşmak. Görüşmek. Yalnız görüşmek.
Rûz.: f. Gün, 24 saatlik müddet. * Gündüz.
Şeb.: f. Gece, karanlık..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-83


Kime varub yalvarayım
Kapunı koyub ey Hudâ..
Bir bende-i bî-çâreyim
Boynum eğüb geldim sana..


Ey El Hâdî ALLAH celle celâlihu SENin Kapını bırakıp da kimin kapısına varayım!.
Ben ki, çâresiz bir köleyim boynum eğip geldim SANA!.


El Hâdî:
Resim

Resim

Destim tehî yüzüm siyâh
Geldim sana ey pâdişâh
Dâ'im işim efgân ü âh
Ol dest-gîr lutf it bana..


Elim bomboş yüzüm kara geldim SANA ey PÂDİŞÂH!.
Her dâim işim-gücüm feryatla ahh!. Bana yardımınla lütfet!.


Resim

Girdâb-ı hicre düşmişem
Şevkin odına bişmişem
Al destimi ki şaşmışam
Sen derdime eyle devâ..


İçinden çıkılmaz bir ayrılık döngüsüne düşmüşüm. SENi şiddetli arzu ateşinde pişmişim. Tut elimden ki şaşmışım. SEN derdime devâ eyle şifâ ver!.

Resim

Sana benim hâlim 'ayân
Lâzım değil itmek beyân
Sensin mu'în ü müste'ân
Avn eyle gel bana şehâ..


Benim hâlim SANA aşikâr ve ortada ki benim açıklamam gereksiz.
Ki kullarına Mutlak Yardımcı ve Kendisinden yardım beklenen, yardım istenen SENsin.
Ey ŞÂHım gel imdad eyle bana!.


El Müsteânü:
Resim

Resim

Nefsin uyub sevdâsına
Taldım günâh deryâsına
Eyle ilâç dil pâsına
Kılma beni senden cüdâ..


Nefsimin şu Dünyâ hevâ-heves sevdâsına uyup günâh deryasına daldım.
Şu gönlümün yalıtkanlık veren pasını silmek için bir ilâç ver ki, beni SENden ayrı koyma!.


Resim

Hîç sana kulluk itmedim
Buyurdığını tutmadım
Râh-ı rızâya gitmedim
Oldı kamu 'ömrüm hebâ..


Ben ki, Buyruğunca SANA KULLuk edemedim ve buyruklarını hiç yerine getiremedim.
RIZA YOLUNa gidemedim ve koskoca bütün ömrüm boşu boşuna bir fayda elde etmeden israf oldu gitti!.


Resim

'Işk-ı mecâzdan geçmedim
Hamr-i hakîkî içmedim
Yahşi yamanı seçmedim
İtdim hevâya iktidâ..


Şu Yalan Dünyaya ait izafî-zahirî Aşktan vaz geçemedim. Hakîki AŞKuLLAH Şarabını içemedim!.
Bu hayatta üstün nitelikli ve değerli HAKk ERERNLeri Rehberim olarak seçemedim. Kendi başıma nefsin hevâ-heves isteğine uydum gittim!.

.
Resim

Dostun MuhaMMed hakkiçun
Koyma bizi zâr u zebûn
Kudret yedinle câmı sun
Çıksun gönülden mâ-sivâ..


Yâ RABBenâ!. Dostun MuhaMMed aleyhisselâm hakkı için bizi çâressizce inleyenlerden kılma!.
KUDREtuLLAH ELinle Şehâdet ve AŞKuLLAH CEM’ Şarabını sun ki, şu gönlümdeki SENden başkasına Bağlılık ve sevgileri yok olup gitsin!.


Resim

Yok nideyim kâmil delîl
Kaldım yetîm oldum zelîl
Gönlüm hazîn cismim 'alîl
Bu renclere virgil şifâ..


Şimdiki zamanda bana, RABBımdan RIZA YOLUNu gösterecek kemâlât sahibi bir rehber bulamadım ne edeyim.
Onun için, yetim kaldım ki, hor ve hakir oldum, gönlüm hüzün dolu vücudum hasta!.
Yüce RABBım TeÂLÂ, bunca renclerime/sıkıntı, zahmet, eziyetlerime bir şifâ şelâmeti ver!.


Resim

Ey sâhib-i fazl u kerem
Kuddûsîye vir câm-ı Cem
Artsun safâsı dem-be-dem
Ana gerekmez mâ'adâ..


SEN ki, Fazilet ve kerem sâhibisin bu Kuddusî Babam kaddesallahu sırrahuya da Şehâdetin CEM’ kadehini ver ki, bu kulunun da gönül coşkusu durmadan artsın ki artık ona SENden başkası gerekmesin!. İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.


Resim

Bende.: f. Bağlanmış olan. Köle. Esir. Hizmetçi. Hizmetkâr. Kul.
Dest.: f. El, yed.
Tehi.: Boş, avare kalmak, hâlî. Eli boş.
Efgân.: f. Acı ile bağırıp çağırmalar. Feryatlar ve istimdat.
Dest-gîr.: Muavenet. Arka olmak. Tutucu, yardımcı, muin.
Hicr.: Ayrılık.
Girdâb.: f. Suların dönerek çukurlaştığı yer. * Tehlikeli yer. Mühlike. Tehlikeli yer ve zaman.
Şevk.: Çok istek, şiddetli arzu. * Neş'e.
Mu'în.: Yardımcı. Muâvin. İane eden.
Müste'ân.: (Avn. dan) Kendisinden yardım beklenen, yardım istenen.
Avn.: Yardım. İmdâd. * Mededkâr. Yardım eden. Yardımcı. Zahir.
Dil.: f. Gönül, kalb, niyet.
Cüdâ.: f. Ayrılık. Ayrılmış.
Râh.: (Reh) f. Yol. Tarz. Usûl. Meslek.
Hebâ.: İnce toz. * Boş. Beyhude. Nâfile. Faydasız. İsraf. Ziyan.
Mecâz.: Yerinden ve haddinden tecavüz etmek. Hududunu aşmak.
Hamr.: Ekşi. Şarap. İçki olup sarhoşluk veren şey.
Yahşi.: İyi, güzel, değerli.
Yaman.: Üstün nitelikli.
İktida.: Uymak, tâbi olmak. Birinin hareketini örnek alarak ona benzemeye çalışmak. İttiba etmek.
Zebun.: f. Zayıf, güçsüz, âciz..
Renc.: f. Sıkıntı, zahmet, eziyet. * Ağrı, sızı. * Öfke, gazab, hışım..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-84


Ey rahmeti bol pâdişâh
Cürmim ile geldim sana
Ben işledim hadsiz günâh
Cürmim ile geldim sana..


EYy Merhameti sonsuz olan pâdişâhım, İlahî Kanunlarına uyamadım sonunda cürmim/kabahat, kusur, hatâlarımla geldim SANA!.
Sınırsız günahlar işledim ve cürmüm/kabahat, kusur, hatâlarımla geldim SANA!.


Resim

Hadden tecâvüz eyledim
Deryâ-yı zenbi boyladım
Ma'lûm sana ki neyledim
Cürmim ile geldim sana..


HudûduLLAHını/İlahî Sınırlarını çiğnedim ve suç, günah, kabahat deryâsını boyladım.
Neler yaptığım elbette SENce BİLinmekte ve ben, cürmüm/kabahat, kusur, hatâlarımla geldim SANA!.


Resim

Senden utanmayub hemân
İtdim hatâ gizlü 'ayân
Urma yüzime el-emân
Cürmim ile geldim sana..


ZÂT’ından utanmadan ve aldırmadan açık gizli hataları-yanlışlıkları hemence o ÂNda yaptım!.
Şimdi SENden afvımı ve hatalarımı yüzüme vurmamanı diliyorum!. Bütün cürmüm/kabahat, kusur, hatâlarımla geldim SANA!.


Resim

Aslım çü bir katre menî
Halk eyledin andan beni
Aslım denî fer'im denî
Cürmim ile geldim sana..


ASLım, bir damlacık Baba Menisi/spermi ki, SEN ondan beni Halk etmiştin..
Bu ÂLemdeki bENliğim; izafi, geçici ve fâni.. ve bana ait sanışım da izafi, geçici ve fâni..
Bütün cürmüm/kabahat, kusur, hatâlarımla geldim SANA!.


Resim

Gerçi kesel fısk u fücûr
Ayb u zelel çok her kusûr
Lâkin senin adın Gafûr
Cürmim ile geldim sana..


Gerçi tembellik, uyuşukluk, hadden ve haktan ayrılmak, günah coşkunluğu, ayıplar ve eksikliklerin her türlüsünden çokça var bende..
Lâkin El Gâfuru celle celâlihu Bağışlayıcı İsmin vardır SENin merhamet et!.
Bütün cürmüm/kabahat, kusur, hatâlarımla geldim SANA!.


El Gâfuru celle celâlihu.:
Resim

Resim

Zenbim ile toldı cihân
Sana 'ayân zâhir nihân
Ey lutfı bî-had Müste'ân
Cürmim ile geldim sana..


SANA karşı olan ve SENİN BİLdiğin açık-gizli, suçlarım, günahlarım, kabahatlarımla Dünya doldu taştı..
Ey lütfü sınırsız Müste'ân olan/Kendisinden yardım beklenen, yardım istenen.
Bütün cürmüm/kabahat, kusur, hatâlarımla geldim SANA!.


El Müsteânü celle celâlihu.:
Resim

Resim

Adın senin Gaffâr iken
Ayb örtüci Settâr iken
Kime gidem sen var iken
Cürmim ile geldim sana..


ZÂTî ESMÂ-Ların;
El Gaffâru celle celâlihu iken, Ayıpları örtücü
Es Settâr celle celâlihu iken,
Ben başka kime gideyim Yüce RABBım ALLAH celle celâlihu SEN var iken.
Bütün cürmüm/kabahat, kusur, hatâlarımla geldim SANA!.


El Gaffâru celle celâlihu.:
Resim

Es Settâr celle celâlihu.:
Resim

Resim

Hîç sana kulluk itmedim
Râh-ı rızâya gitmedim
Hem buyruğını tutmadım
Cürmim ile geldim sana..


Gerçi ben şu Kargaşa ÂLeMinde SANA gereğince kulluk yapamadım.
BUYRUKLarını yerine getirip de RIZA YOLUna Razı Olup gidemedim.
Bütün cürmüm/kabahat, kusur, hatâlarımla geldim SANA!.


Resim

Bin kerre bin ey pâdişâh
İtsem dahi böyle günâh
Lâ-taknatû yeter penâh
Cürmim ile geldim sana..


Ey YÜCE RABBım!.
Bir milyon kerre günahlar işlesem de umudum ve sığınağım Kur'ÂN-ı Kerîmindeki.: “ALLAH'ın rahmetinden ümit kesmeyin!.” buyruğundur..
Bütün cürmüm/kabahat, kusur, hatâlarımla geldim SANA!.


قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Resim---“Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâh (rahmetillâhi), innallâhe yagfiru’z- zunûbe cemîâ (cemîan), innehu huve’l- gafûru’r- rahîm (rahîmu).: De ki: "Ey nefsleri üzerine israf yüklemiş (haddi aşmış) kullarım! ALLAH'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki ALLAH, günahların hepsini mağfiret eder (sevaba çevirir). O, muhakkak ki O; GAFÛR'dur (mağfiret eden), RAHÎM'dir (rahmet nuru gönderen)." (Zümer 39/53)

Resim

'İsyânda Kuddûsî şedîd
Kullukda bir battâl pelîd
Dir kesmeyüb senden ümîd
Cürmim ile geldim sana..


Kuddûsî Babam kaddesallahu sırrahu KULuyun; isyânı çok ve şiddetli. Ve kendisi Kullukta rezilce ve başı-boşken bile SENden ümîd kesmeyip demektedir ki.: “Bütün cürmüm/kabahat, kusur, hatâlarımla geldim SANA!.”


Resim

Cürm.: (Cürüm) Kabahat, kusur. Hatâ. İsyan. Günah. Kanun hilâfına hareket.
Hadd.: Hudut. Çizgi. Sınır.
Zenb.: Suç, günah, kabahat.
Fer’i.: (Fer'iyye) Esasa âit olmayan. Kollara ve şu'belere âit ve müteallik.
Denî.: (C.: Deniyyât) Soysuz, alçak, ahlâksız. * Dünyaya âit, fâni ve geçici.
Kesel.: Tembellik. Uyuşukluk. * Yorgunluk. * Ağırlık.
Fısk.: Haddini tecavüz. Günah. Haktan ayrılmak.
Fücur.: Günah. Zina. Namusları pây-mâl etmek gibi şeytanî iştiha. Dinsiz ve ahlâksızların durumu.
Zelel.: Eksiklik.
Kusûr.: Noksanlık. Eksiklik. Noksan ve âcizlik. İhmal. Tedbirsizlik.
Râh.: (Reh) f. Yol. Tarz. Usûl. Meslek.
Penâh.: f. Sığınma. Sığınacak yer. Dayandığı nokta.
Şedîd.: Sert, sıkı, şiddetli.
Battâl.: Boş. Hükümsüz. * İşsiz. * Metrûk. Kullanılmaz. Olan.
Pelîd.: f. Pis, murdar. * Rezil ve alçak kimse..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>


GazEL-85


Ey Hudâ pîr olmışam it 'ışkını ihsân bana
Sen Ganîsin ben fakîr ü sâ'ilem geldim sana..


Ey Hudâ El Hâdî celle celâlihu, ben pîr-i fâni yaşlı olmuşum ki, İLahî AŞkını ihsÂN et bana.
SEN EL Ganîyyü celle celâlihu’sun, ben ise çok fakîr bir dilenciyim SANA-Kapına GELdim..


El Hâdî celle celâlihu.:
Resim

El Ganiyyü celle celâlihu.:

Resim

Resim

Fazlın ile eyle iğnâ gayre muhtâc eyleme
Kalmasun gönümde hergiz iltifât-ı mâ-sivâ..


Yâ İLAHî Fazlın ile beni zengin eyle başkasına muhtaç ve mecbur eyleme!.
GönLümde SENden başkasına zerre kadar ve asla teveccüh etmek ve yönelmek arzusu kalmasın!.


Resim

Merhamet eyler bana halk-ı cihân pîrdür deyü
Râhimînin erhamisin sen de rahm it ey Hudâ..


Bu Cihân’ın halkı bana, pîr-i fâni yaşlıyım diye merhamet ederler.
SEN Rahmet edicilerin, merhamet eyleyenlerin en RahîMi OLan er RahîM celle celâlihusun bana SEN de merhamet eyle!.


er RahîM celle celâlihu.:
Resim

Resim

İstemem câh u riyâset dâr-ı dünyâda dahi
Dâr-ı 'ukbâda kusûr u hûr ile zevk u safâ..


Ben Bu Yalan Dünyâ Diyârında Reislik de Makam da istemem,
Âhiret Diyârında da ne köşkler ne huriler ile hiçbir zevk ü safâ da istemem..


Resim

İsterem 'âşık olub dâ'im seni zikr eylemek
Neylerem beyhûde kîl ü kâli çünki yok vefâ..


Ben de, MuhaMMedî ÂŞIk OLup; Her Yerde Her ÂN Her Her HÂLde ve Her Nefeste SENi zikr eylemek isterim!.
Ne var ki bu dileğim boşuna, vefâm yok ki, işim gücüm dedi-kodu..


Resim

Senden özge her ne gelse gönüme virir keder
Sâlim it cümle kederden dâ'imâ sen gel ana..


Yâ RABBenâ!.
SENden başka her ne ki, gönlüme GELse sadece acı ve keder verir.
Yalvarırım ki, dâ'imâ ve sadece SEN geL kalbime ve bütün kederlerden kurtarıp SANA Sadakat Sâhibi EYyLe!.


Resim

Derd-i 'ışkın 'âşıka bal ü şekerden tatludur
Vir bana şol derdi kim oldur kamu derde devâ..


SENin İLahî AŞKıyın derdi MuhaMMedî ÂŞIkLara baldan da şekerden de tatlıdır.
SEN de bana o Yüce İLahî AŞKk derdini ver ki o dert=>bütün dertlerin ÇÂREsi-DEVÂsıdır..


Resim

Cümle halk mesrûr olur anınla hem 'indindedir
Eyle Kuddûsîyi mesrûr 'ışkın ile dâ'imâ..


Bu MuhaMMedî AŞKk Makamına ULAŞan HALKtan her KİMse=>MuraduLLAH Katında sürûr-SEVinç Sâhibi OLur ki,
Kuddûsî BaBam kaddesallahu sırrahu’yu da İLahî AŞkını ile ebediyyen Mesrur-MuhaMmedî SüRÛRda KIL!. Âmin!.


Resim

Sâ'il.: (Sual. den) Dilenci. Fakir. Soran. İsteyen.
İğnâ.: Ganileştirmek. Zengin etmek. Kifâyet edip bir şeyin yerini tutmak..
Hergiz.: f. Aslâ, kat'iyyen. Hiçbir suretle.
İltifât.: Güzel sözle samimi olarak okşamak. Yüz göstermek. Teveccüh etmek. İyilik etmek. Lütfetmek. Dikkat, itina.
Erham.: (Rahim. C.) Döl yatakları, rahimler. Yakın hısımlar, akrabalar..
Râhim.: (Rahmet. den) Rahmet edici, merhamet eyleyen. Rahmedici. Muhafaza eden, bağışlayan. Rahmet ve merhamet sahibi, şefkat eden, gufran sahibi. (Kur'an-ı Kerim'de bu isim 220 defa zikredilir.)
Câh.: (Câhe) f. Makam, mansıb. Kadr, itibar..
Riyâset.: Reislik. Bir işi idarede başta bulunmak. Başkanlık..
Ukbâ.: Âhiret, öbür dünya, bâki olan âlem. * Ceza.
Kusûr.: Köşk. Yüksek ve ferah bina. Taştan veya kârgir küçük saray.
Kîl ü kâl.: Dedikodu.
Sâlim.: Sağlam. Sıhhatli. Sağ. Noksansız, eksiksiz. Her türlü tehlikeden uzak olan. Emin ve korkusuz olan.
Mesrur.: Sevinçli. Sürurlu. Meserretli. Merâmına ermiş..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

https://www.muhammedinur.com/photos/upl ... b52ef4.png

Resim



<= Resim =>


GazEL-86

Yâ müferric eyle tefrîc giryemi rahm it bana
Çün vatanda olmışam pîr ü garîb ma'lûm sana..


Ey zorda ve darda kalanlara bir Ferah verip Çıkış Kapısı açan RABBım TeÂLÂ!.
Bana da sıkıntılarımdan bir kurtuluş ve iç rahatlığı ver!. Akan göz yaşlarımı RAHMet Yağmurun kıl!
Çünkü SEN BİLmektesin ki ben, bu halk içinde öz vatanımda garîb ve yaşlı halde kalmışım ma'lûm sana..


Resim

Kimse bilmez hâlimi disem inanmayub hemân
Yükledirler bana ahmâl-i sakîle dâ'imâ..


Dünya Derdine dalmış bu insanlara hâlimi desem de, anlamazlar ve asla inanmazlar.
Ve ham akıllarınca sırtıma manevî ağır yükler sararlar durmadan..

Resim

Merhamet itmez biri birine hîç halk-ı cihân
Ben fakîre zahmet olur çün iderler iştikâ..


Bu Cihânın Halkı, sürekli dalaşıp dururlar ve asla biribirilerine merhamet etmezler..
Gelip bana biribirilerini şikâyet ederler ki, bu ise ben fakîr kuluna çokça zahmet verir..


Resim

Yazaram mektûb vücûha dinlemezler sözimi
'Adet olmuş eylemek mazlûmlara cevr ü cefâ..


Memleketin ileri gelenleri, kelek kesenlerine mektûblar yazarım ve nasihat ederim ancak asla sözümü dinlemezler,
Bu zâlimlerin, suçsuz mazlûmlara cevr ü cefâ/sürekli sıkıntı verip, eziyet ve zulüm etmeleri onların sıradan bir işleriymiş gibi âdetleri olmuş ne yazık..


Resim

Bu zemânda bulamaz sâlik huzûr-ı kalbi hîç
Sâ'ilin Kuddûsî nâçârdur telattuf it ana..


İşte böylesi âhir zamânda, hiç bir HAKk YOLcusu SiLM KALB Huzuru bulamaz bu yüzden,
SeNin Kapı DİLEncin Kuddûsî BaBam kaddesallahu sırrahu, çokk çâresizdir. SEN Lütf-ü-Kerem kıl ona..
İnşâe ALLAHu RAHMÂN celle celâlihu..


Resim

Ferec.: Sıkıntıdan kurtulmak, zafer, inşirah, kederden kurtulmak. Genişlik, ferahlık, fütuhat. * Girecek yerler.
Tefrîc.: Gönül açmak. Gam ve tasa gidermek.
Müferric.: Ferahlandıran. Ferah veren. İç açıcı. * Kurtarıcı. Ferec veren.
Ferec.: Sıkıntıdan kurtulmak, zafer, inşirah, kederden kurtulmak. Genişlik, ferahlık, fütuhat. * Girecek yerler.
Girye.: f. Gözyaşı.
Ahmâl.: (Haml. C.) Yükler. * Ağır şeyler. Eşya, ağırlık.
Sakil.: (Sıklet. den) Ağır, can sıkan, sıkıcı. Çirkin kaba.
İştikâ.: (Şekva. dan) Şikâyet etme, şekvada bulunma.
Vücûh.: Bir memleketin ileri gelenleri.
Sâlik.: (Sülûk. dan) Bir yolda giden. Belli bir yol tutup giden. * Bir tarikat yolunda olan.
Sâ'il.: (Sual. den) Dilenci. * Fakir. * Soran. * İsteyen. * Akan, seyelan eden.
Telattuf.: (C.: Telattufât) (Lutf. den) Lütuf ve nezaketle davranma. Nâzikâne muamelede bulunma..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>

GazEL-87



Lutf-ile vir her ne ihsân ider isen ey Hudâ
Pîr-i Fânî hasteyim cismim nahîf ma'lûm sana..


Yâ Hudâ ALLAH celle celâlihu Kereminden İhsânını Lutfet ki,
ZÂT’ına ma'lûm olduğu üzere yaşlı, zayıfım ve vücudum çelimsiz hâle geldi..


Resim

İsterem bu hâl ile sen pâdişâhın vaslını
Eylerem ârzû cemâline nazar hem dâ'imâ..


Bu HÂLdeyken SEN Pâdişâhıma kavuşmayı isterim,
CEMÂLuLLAH’ına hiç durmadan bakmak arzumdur..


Resim

Olmışam 'âşık sana ez-cân u dil çocuk iken
Cennetin zînetleri virmez bana hergiz safâ..


Daha küçük çocukken cândan gönülden SANA âşık olmuşum.
AŞKuLLAH ve ZİKRuLLAH’ın verdiği Hazzı safâyı hiçbir Cennetin süsleri vermez bana..


Resim

Ana rahminde senin 'ışkınla feryâd eyleyüb
Seksen iki yıl seni zikr itmişem subh u mesâ..


Ana Karnında iken BAŞLadığım AŞKuLLAH ve ZİKRuLLAH feryâdım,
Seksen iki yıl boyunca Sabah akşam hiç durmadan SENi zikr etmekteyim..


Resim

İdemez oldum lisân-ile bu gün çok zikrini
Zikr-i kalbî eylerem 'ışkın dahi bî-intihâ..


Bu güniçinde olduğum HÂLimdeyse zikrini lisânımla edemez oldum.
Aşkın tüm varlığımı yutmuş hâlde ZİKRuLLAHı Kalbimin atışlarıyla birlikte yapmaktayım..


Resim

'Arş u kürsîye ider seyrân bu gönlüm rûz u şeb
Yidi kat yirler nazar-gâhım dahi yidi semâ..


Bu gönlüm gündüz gece ARŞ ve Kürsî’ni seyr eder,
Yedi kat yerler ve yedi kat gökler ise nazargâhım oldu.


Resim

Cezbe Kuddûsî kocanın dil serâyına tolar
Rahmetinle ni'met-i vaslı dahi bahş it ana..


ZİKRuLLAHın ÇEKiciliği bu Yaşlı Kuddûsî Babam kaddesallahu sırrahu’nun Gönül Sarayına AŞKuLLAH dolar.
Yüce RAHMetinle SANA ULAŞım Ni'metini de ihsÂNınla Lutfet bana...


Resim

Pîr-i Fânî.: Pek yaşlı, zayıf adam. Dünyayı terketmiş ihtiyar.
Nahif.: Çelimsiz, zayıf, ince. Arık.
Vasl.: Âşığın sevdiğine kavuşması. Kavuşmak. * Birleştirmek, ulaştırmak.
Nazar.: Göz atmak. Mülahaza, düşünmek, bakmak, imrenerek bakmak, düşünce.
Ez.: f. ...den, ...den.
Zînet.: Süs. Bezek. Kadınlara mahsus kıymetli eşya.
Hergiz.: f. Aslâ, kat'iyyen. Hiçbir suretle.
Subh u mesâ.: Sabah akşam
İntihâ.: Son, nihayet, uç.
Bî-intihâ.: Sonsuz, nihayetsiz, uç..
Rûz u şeb.: Gündüz ve gece..
Resim
Kullanıcı avatarı
ahmet
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 281
Kayıt: 26 Şub 2007, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen ahmet »

Hocam,
okuduğumuz güzel gazellerde Allah cc arz edilen hissiyatlar paylaşılmakta. Resûlullah sav. anılmadığında bu beni kişisel düşüncelere düşürmekte. Bu konuyu/ayrımı nasıl anlamamız gerek?
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Azîz CÂNımız.
Bu DUYgu ve HiSsedişLeri Ahmedi Kuddusî BaBamız kaddesallahu sırrahu Gazel ve Şiirlerini okurken Yaşıyorsanız bu, Ahmedi Kuddusî BaBamız kaddesallahu sırrahu 'nun MuhaMMedî HİMMEtidir..
Geldiği gibi buraya yazmak en doğrusu.. İnşâe ALLAHu TeâLâ!.

Ahmedi Kuddusî BaBamız kaddesallahu sırrahu, Öylesine EŞsiz MuhaMMedî HAKk Âşıklardandır ki, çoluk çocuğunu terkedip yapayalnız ÇÖLLer aşmış ve toplam 18 yıl Mekke-Medinede Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem HÂLVEti YAŞAmıştır..
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’i düşündüğünüzde de; ne buyurduysa ve yaptıysa ancak ve ancak ALLAH celle celâlihu içindir..

Ahmedi Kuddusî BaBamız kaddesallahu sırrahu’nun Yüreği Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem YüreğiyLe ÖZDEŞLeşmitir.. Ancak ALLAH celle celâlihu kuludur; Fakriyet, Acziyyet, ZiLLet ve İLLetini RABımız TeÂLÂ’ya SUNarken bıraktığı ESERLeri benim gibi KervÂN KITMİRLerine ÜRECeğin YERi ve ÜRDÜRENi Unutma eğ Başını buyurmaktadır.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>

GazEL-88

Yok varlığında birliğinde reyb ü şekk hîç ey Hudâ
Hem mü'minem hem 'âşıkam cân ü gönülden men sana..


Yâ Hüdâ El Hâdî celle celâlihu Senin Mutlak VARlığında-BİRLiğinde asla şek-şüphede zannım yok hâşâ!.
Ben SANA cândan gönülden MuhaMMedî bir mü'min ve âşıkım..


El Hâdî celle celâlihu.:

Resim

Resim

Kullukda taksîr eyledim gerçi velâkin bilürem
Sensin Gafûrü'l-müznibîn pes itmezem kat'-ı recâ


SANA kullukta elbette kusur, hata, kabahat, suç ve günah işledim ancak bilirim ki,
SEN günahları bağışlamakta TEK-BİR OLansın ve ben asla SENden dilek ve ümidimi kesemem..


El Gâfuru celle celâlihu.:
Resim

Resim

Yetmiş sekiz yaşında bir miskîn 'alîl pîr olmışam
Sıbyân gibi yiyüb içüben uyumak pek hoş bana..


Yetmiş sekiz yaşına ERmiş miskin, hasta bir yaşlı oldum şu ÂNda,
Ufacık bebeler gibi yiyip içip uyumaktan başka bir HÂLim yok bana hoş gelen..


Resim

Hem 'ışk u cezbe dem-be-dem artub gider deryâ gibi
Hem her cihetden giryeler bî-had sanadur iştikâ..


Bir taraftan AŞK iLe CEZBe durmadan deryâ gibi artıp gitmekte,
Diğer taraftan SANA her yönden sınırsız âciz kalış şikâyetlerim bitmemekte..


Resim

Ey râhimînin erhami it merhamet Kuddûsîye
Hem cümle îmân ehline budur du'âsı dâ'imâ..


Ey RahîM celle celâlihu OLan merhamet et Kuddûsî BaBam kaddesallahu sırrahu’ya,
Hem de bütün MuhaMMedî İmân Ehli için duâsı dâ'imâ budur..


er RahîM celle celâlihu.:

Resim

Resim

Reyb.: şek, şüphe, rayb.
Şekk.: (C.: Şükuk) Şüphe, zan. Bir şeyin varlığı ile yokluğu arasında tereddüt etmek..
Taksir.: Kusur, hata, kabahat, suç. Günah. * Bir işi eksik yapma. * Bir şeyi yapabilir iken yapmama..
Lâkin.: Amma. Fakat. Ancak. şu kadar var ki.
Müznibîn.: Suçlular, günah işleyenler.
Kat'.: Kesme, ayırma..
Recâ.: Emel, ümit, yalvarmak. * Cânib, taraf. * İstek, arzu, dilek..
Sıbyân.: (Sabi. C.) Çocuklar, sabiler.
Girye.: f. Gözyaşı.
Şekvâ.: Şikâyet, âciz kaldığını ve zayıflığını haber vermek.
İştikâ.: (Şekvâ. dan) Şikâyet etme, şekvâda bulunma.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>

GazEL-89

Hazer kıl ey püser olma mukârin sû'-i akrana,
Karînin fi'li hem hulkı sirâyet eyler insana..


Ey oğul kötü arkadaştan çok sakın onlarla birlikte olma.
Kötü arkadaşın hem kötü ahlâkı hem de kötü işleri aynen sana da geçer..


Resim

Karîninden bilinür kişi sorma kimseden hâlin,
Karîni sâlih ise hüsn-i zann it düşme bühtâna..


Kimin kim olduğunu anlamak için arkadaşını bilmen yeterlidir.
Eğer arkadaşı sâlih ve değerli kimse ise güzel zann sahibi ol saın iftira etme..


Resim

Resûlullah buyurmuş kim ki mülhidden firâr eylen,
Uyuz gibi gelür ilhâdı çün yanına varana..


Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: Dinden dönen
Dinsizlerden uyuzdan kaçar gibi kaçın ki, onların dinsizliği uyuz hastalığı gibi yakınına gelene yapışır yakalar..


Resim

Hudâ emr itdi Kur'ânda ki sâdıklarla olun siz,
Bu emre imtisâl iden karışur ehl-i 'irfâna..


El Hadî ALLAH celle celâlihu Kur'ÂN-ı Kerîmde.: “sâdıklarla beraber olun” diye emretti. Bu emre aynen uyanlarİrfÂSN Ehli içine karışır..

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe ve kûnû meas sâdikîn (sâdikîne).: Ey iman edenler! ALLAH'a karşı takvâ sahibi olun ve sâdıklarla beraber olun.” (Tevbe 9/119)

Resim

Şerî'atden 'udûl iden olur mülhid hakîkatde,
Nasîhat tut karîn olma birâder hizb-i şeytâna..


Şerî'at’ten saparak vazgeçenler gerçekten dinden dönen dinsizlerden olur.
Ey kardeşim sende nâsihatımı tut ŞeytÂN grubuna katılıp sakın yakınlarında olma..


Resim

Usûli anların söğmek Resule dahi ashâba,
Yanarlar ol münâfıklar cahîmde nâr-ı sûzâna..


Şerî'at’ten sapan bu dinsizlerin usülleri her zaman Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e ve ashâb-ı güzîne söğmektir. İşte bu münâfıklaryakıcı cehennemde hep yanarlar da yanarlar..

Resim

Kabûl it ey gözüm nûrı bu Kuddûsî nasihatin,
İder irşâd seni tutar isen bî-şübhe Yezdâna..


Ey gözümün nuru Kuddûsî kaddesallahu sırrahu’nun nasihatini kabul et.
Eğer nasihatini tutarsan seni de irşad eder şüphesiz ALLAH celle celâlihu..


Resim

Hazer.: Çekinme. Zarar verebilecek şeyden kaçınma. Korunma.
Püser.: (c.: Püserân) f. Erkek çocuk, oğul.
Mukârin.: Yakın olan. Bitişen. Ulaşan. Ulaşmış olan
Sû'.: Kötülük. İyi olmayan. Kötü, fena.
Akran.: (Karin. c.) Birbirlerine derece, sınıf, liyâkat ciheti ile benzeyenler. Mümâsil. Emsâl.
Karîn.: Yakın. Hısım. Akraba. Arkadaş..
Hulk.: Huy. Ahlâk. Tabiat. Yaratılıştan olan haslet. Seciyye. Cibilliyet. İnsanın doğuştan veya sonradan kazandığı ruhî ve zihnî hâller..
Sirâyet.: Yayılmak, bulaşmak, geçmek.
Hüsn-i zann.: Bir kimsenin veya bir hâdisenin iyiliği hakkındaki vicdâni ve iyi kanaat. İyi fikirde bulunup, iyi olacağını düşünmek..
Bühtân.: İftira. Birisine yalandan bir şey isnad etme. Birisini suçlu gösterme. Dalgınlık. Medhûş ve mütehayyir olma.
Mülhid.: Dinden çıkan, dinsiz, kâfir, imânsız. Haşir ve âhirete inanmayan.
İlhâd.: Dinden çıkmak. Dinsizlik. Dinden dönmek. Allahın varlığına, birliğine inanmamak. İmânsızlık.
İmtisâl.: Nümune kabul etme. Uymak. Ayrılmamak üzere inkıyad etme. Mesel ve kıssa söyleme. Bir şeyin suretine girme. Muvafakat ve mutabakat etme.
Udûl.: Yoldan çıkma, dönme, sapma. Vazgeçme.
Hizb-i Şeytân.: Şeytana ve nefislerine tâbi olanların grubu. Allah'ın kanun ve nizamına tâbi olmadan kafalarına güvenerek ve nefsanî arzularına uyarak gitmek isteyenler. Milleti, memleketi ve mukaddesatı yıkmağa çalışan ve ahlâksızlığa alıştıranların ve dinsizlerin topluluğu ve cereyanı..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



<= Resim =>

GazEL-90

Ey Hâlik-ı arz u semâ sen rahm ü 'avn eyle bana,
Olub bu gün haste koca geldim niyâz içün sana..


Ey yerin ve göklerin halk edeni SEN bana meded eyle yardım et!.
Bu günümde ben, hasta ve kocalmış halimle niyâz içün yalvarmaya geldim..


El Hâliku celle celâlihu.:
Resim

Resim

Cismim 'alîl kalbim hazîn dâ'im işim âh u enîn,
Sensin bana ancak mu'în ol dest-gîrim ey Hudâ..


Bedenim hasta kalbim hüzün-keder dolu ve işim her ÂN ahh çekmek ve inlemek oldu!.
Anck SENsin bana EL Tutanım, Yardımcım, İâne edenim ey ey Hudâ, Yâ Hâdî celle celâlihu..


El Hâdî celle celâlihu.:
Resim

Resim

Nefsim ise 'isyân ider her dem virir bana keder,
Kârı hemîn tuğyân u şer sana iderem iştikâ..


Nefsim ise, hevâ-heves peşinde SANA isyân içinde her ÂN gönlüme kederler yağdırır..
Bu geçici İmtihÂN Dünyâsında elde kalan kârım azgınlıklarım ve şerlerim oldu.. Şükretmeden ve durmadan SANA şikâyetler etmekte..


Resim

Oldur kılan müznib beni dahi ider gâfil denî,
Ey rahmeti evsa' Ganî pes eylerem rahmet recâ..


Nefsimdir beni günahkâr, gâfil ve alçak kılan.
Ey Rahmeti sonsuz geniş ve Ganîy olan RABBım TeÂLÂ şimdiyse SENden RAHMetini diliyorum..


قُل لِّمَن مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ قُل لِلّهِ كَتَبَ عَلَى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لاَ رَيْبَ فِيهِ الَّذِينَ خَسِرُواْ أَنفُسَهُمْ فَهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ
Resim---“Kul li men mâ fî’s- semâvâti ve’l- ard(ardı), kul lillâh (lillâhi), ketebe alâ nefsihi’r- rahmeh (rahmete), le yecmeannekum ilâ yevmi’l- kıyâmeti lâ reybe fîh (fîhi), ellezîne hasirû enfusehum fe hum lâ yu’minûn (yu’minûne).: De ki : “Semâlarda ve yeryüzünde olan şeyler kimin?” “Hepsi ALLAH'ındır!” de. ALLAHu TeALÂ, kendi üzerine rahmeti yazdı. Hakkında şüphe olmayan kıyâmet gününde, sizleri mutlaka toplayacak. O kimseler ki; nefslerini hüsrana düşürdüler, onlar mü'min değildirler.” (En'âm 6/12)

وَإِذَا جَاءكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِنَا فَقُلْ سَلاَمٌ عَلَيْكُمْ كَتَبَ رَبُّكُمْ عَلَى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ أَنَّهُ مَن عَمِلَ مِنكُمْ سُوءًا بِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابَ مِن بَعْدِهِ وَأَصْلَحَ فَأَنَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Resim---“Ve izâ câekellezîne yu’minûne bi âyâtinâ fe kul selâmun aleykum ketebe RABBukum alâ nefsihi’r- rahmete ennehu men amile minkum sûen bi cehâletin summe tâbe min ba’dihî ve asleha fe ennehu GAFÛRun RAHÎM (rahîmun).: Âyetlerimize inanan kimseler sana geldiği zaman, onlara şöyle de.: “Selâm üzerinize olsun. RABBiniz, kendi üzerine “rahmeti” yazdı. Öyle ki; sizden, kim câhillikle bir kötülük yapar, sonra onu yaptıktan sonra tövbe eder ve ıslâh olursa (nefs tezkiyesi yaparsa), o takdirde muhakkak ki O (ALLAH), GAFÛR'dur (mağfiret edendir), RAHÎM (Rahmet Nûrunu gönderen)'dir.” (En'âm 6/54)

El Vâsi'u celle celâlihu.:
Resim

El Ganiyyü celle celâlihu.:

Resim

Resim

Sensin Gafûr dahi Rahîm sensin Ra'ûf Rahmân Halîm,
Sensin Hafîz sensin Kerîm hıfz it beni sen dâ'imâ..


SENsin El Gafûru’r- Rahîm!. SENsin Er Ra'ûfu’r-Rahmânu’l- Halîm ALLAH celle celâlihu SENsin,
SENsin El Hafîz celle celâlihu.. SENsin El Kerîm ALLAH celle celâlihu ben kulunu dâ'imâ koru lütfunla..


El Gâfuru celle celâlihu.:
Resim

El Gâfuru celle celâlihu.:
Resim

er Rahmânu celle celâlihu.:
Resim

er Rahîmu celle celâlihu.:
Resim

Er Raufu: Resim

El Halîmü: Resim

El Hafîzu: Resim

El Kerîmü:
Resim

Resim

Sensin hidâyet eyleyen sensin himâyet eyleyen,
Bize meveddet eyleyen hem nusret eyle sen bana..


SENsin bize hidâyet eyleyen.. SENsin bizi himâye edip koruyan..
SENsin bize dostluğu, SEVgiyi, MuHABBEti bağışlayan..
Bütün bunlarla beraber ben KULuna da yardımeyle..


Resim

Kuddûsîyi setr eyle hem iki cihânda virme gam,
Çekdirme hiç zahmet elem itsün sana hamd ü senâ..


Kuddûsî BaBam kaddesallahu sırrahu’yu setr eyle/ört-gizle iki cihânda gamdan kederden koru..
Rahmet eyle zahmet çektirme ki, işi-gücü son nefesine kadar SANA hamd ü senâ etmek olsun İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.


Resim

Avn.: Yardım. İmdâd. * Mededkâr. Yardım eden. Yardımcı. Zahir..
Alîl.: Hasta. İlletli..
Hazîn.: Hüzünlü. Keder meydana getiren. Acı uyandıran..
Enîn.: Acı ve sızıdan inleyiş..
Mu'în.: Yardımcı. Muâvin. İâne eden..
Dest-gîr.: f. Muavenet. Arka olmak. Tutucu, yardımcı, muin. Zahir. f. Muavenet. Arka olmak. Tutucu, yardımcı, muin. Zahir. EL Tutan..
Hudâ.: f. RABB. Sâhib. Cenâb-ı HAKk. Hâlik ALLAH celle celâlihu..
İştikâ.: (Şekvâ. dan) Şikâyet etme, şekvâda bulunma..
Müznib.: Günahkâr, suçlu, günah sahibi..
Gâfil.: Dikkatsiz, iyi düşünmeyen, uyanık olmayan. Haberi olmayan, ihtiyatsız, başına geleceği önceden düşünmeyen. ALLAH'ı unutan. Kendi gayr-ı meşru zevkine dalan..
Denî.: (c.: Deniyyât) Soysuz, alçak, ahlâksız. * Dünyaya âit, fâni ve geçici..
Evsa'.: Daha geniş. Çok vasi'..
Ganî.: Zengin, kimseye muhtaç olmayan, elindekinden fazla istemiyen. Varlıklı, bol..
Pes.: Öyle ise, imdi...
Hıfz.: Saklama. Koruma. Siyanet. Muhafaza. * Ezber etmek. Hatırda tutmak. Kur'an'ı ezberde tutmak..
Himâye.: Koruma. Korunma. Muzır şeylerden muhafaza etme..
Meveddet.: Dostluk. Sevgi. Muhabbet. Muhabbet etmek. Sevmek..
Nusret.: (Nusrat) Yardım. Cenab-ı Hakkın yardımı, hususen ruhani muavenet. Zafer, galebe, fetih, üstünlük, başarı, düşmana gâlib olmak..
Setr.: (Setir) Örtme, kapama, gizleme.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


<= Resim =>

GazEL-91-92


Mâlikü'l-Mülk Hâliku'l-Halk sensin ancak ey Hudâ,
Mülk senin mahlûk senindür yok şerîk hergiz sana..


Ey Hudâ!. Ey Hâdî celle celâlihu!. SEN ki, Halkının Hâlikı El Mâlikü'l-Mülk celle celâlihu’sun!.
MüLk SENindir!. CÜMMLe HaLk edilenler SENin'dir!. KULLar Sâhibi OLmakta SENin katiyyen bir ortağın YOKktur ve asLa OLamaz!.

El Mâlikü'l- mülki celle celâlihu.:
Resim

El Hâliku celle celâlihu.:
Resim

El Hâdî celle celâlihu.:

Resim

Resim

'Âkil ü bâliğ olana farz-durur bilmek seni,
Birliğine cümle halk tanık dahi arz u semâ..


Kim ki AKIL ERginliğine ERdiyse, AkLı NÛRLandıysa SİLM AKıL Sâhibi OLUnca =>KENdi NEFSini TANımak Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem sâyesinde mümkün OLunca =>SENiN ZÂT’ını da BİLmek/TANImak O KİMseye FARZ-ı AYNdır..
CüMMLe CihÂN CÂN CEMMü’L-CEM’in de=> YERYüzü ve GÖKLer =>EL VÂHidü’L-KAHHÂR ULUHîYyetine ŞE’ÂNde-şu ÂNda CÜMMLesi TANık ve ŞÂHiDdirler..

Resim

Rûz u şeb hamd eylerem sen Hâdî vü Vehhâba kim,
Eyledin fazlın ile ihsân bu 'irfânı bana..


HÂDîyyu’L-VEHHÂB celle celâlihu =>Gece Gündüz hiç durmadan SANA hamd ederim ki =>SeN Sonsuz FAZLın ve ihsÂN’ınLa bu ZÂTINı TANıyış İRFÂNı bana Lutfettin!.

Resim

Resim

Başladım çocuk iken tevhîde sen şâhen-şâhı,
Pîr-i fânî olmışam tevhîd iderem dâ'imâ..


Yâ RABBeNÂ!.
SEN ŞÂHLarŞÂHını tıfıl çocuk iken Ana Karnında Başladığım TEVHİDini =>Pîr-i Fânî bir DeDe DERViş OLarak devâm EdeGeLdim-Gidiyorum!.

Resim

Dir ki Kuddûsî kulun hıfz it benim îmânımı,
Şerr-i İblîsden habîbin hürmetine Hâfızâ..


Bu Kuddûsî BaBa kaddesallahu sırrahu KULun =>Hiç DURmadan SANA =>İmÂNımı ->İblîs’in ŞERRinden HABÎBin aleyhisselâm Hörmetine hıfz et/koru diye DUÂ etmekteyim!.

El Hâfizu: Resim

El Hafîzu: Resim

Resim

Yaşım yitmiş sekiz geldim kocayub bâb-ı Rahmâna,
Gelür kul rahme lâyık olıcak toğrıca SuLtÂNa..


Yaşım 78 OLdu kocadım/yaşlandım RahmÂN Kapına GELdim ki bani de Merhamet Lâyık ettiğin KULLarına doğruca ZÂDTın SULTÂNıma ULAŞtır!.

Resim

İder SuLtÂNa hâlin 'arz virir matlûbını ana,
Gice gündüz ider hamd ü senâ ol kul edîbâne..


Elbette SuLtÂN Huzuru’na Eren KuL =>Edebince O’na gece gündüz hamd ü senâ edib HÂLini ARZ eder ve isteklerini bildirir..

Resim

Garîb oldum ilimde çün kamu nâsdan idüb 'uzlet,
'Iyâl evlâd kavım kardaş idemez yardım insâna..


Yâ RABBî!. Yaşamakta OLduğum Şu İlimde/BOR YURDumda öylesine “Garîb” KALdım ki, benim gibi insÂNa, kavım kardaşı çoluk-çocuğu da artık yardım edemez!.

Resim

Çekildim hâneme gerçi velâkin râhatım yokdur,
Keder mihnet meşakkat çok garîkam bahr-i ahzâne..


Gerçi başımı soktuğum odama çekildim tek başıma ancak, keder-mihnet-meşakkat baştan aşkın ve o kadar çokça ki sanki Hüzünler Denizine gark olmuşum!.


Resim

Şerik.: Ortak. * Arkadaş..
Hergiz.: f. Aslâ, kat'iyyen. Hiçbir suretle.
'Âkil ü bâliğ.: Yetişmiş genç. Erginlik hâli. Onbeşini doldurmuş genç..
Farz.: Bir kimseyi bir vazifeye tayin etmek veya maaş bağlamak. Bir kimsenin kendi nefsine âid iken başkasına hibe ettiği muayyen bir şey..
Rûz u şeb.: Gündüzve gece..
Hıfz.: Saklama. Koruma. Siyanet. Muhafaza. * Ezber etmek. Hatırda tutmak. Kur'an'ı ezberde tutmak
Bâb.: Kapı..
Rahm.: Acıma, koruma, esirgeme, şefkat etmek. * Hısımlık, karabet, akrabalık..
Nâs.: f. İnsanlar..
Iyâl.: Fık : Bir adamın üzerine nafakasını vermek vacip olan, kendilerini geçindirdiği kimseler.
Ahzân.: (Hüzn. C.) Hüzünler, kederler, sıkıntılar, tasalar, gamlar..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


<= Resim =>

GazEL 93

Sana bir ma'cûn-ı nâfi' öğredeyim sâlikâ,
Anı her kim yir ise görmeyiser rene ü 'anâ..


TEVHiDuLLAH YOLUnda/Târikinde YOLdaşım sana,sendeki yaramaz ve yaramazlıkları giderici-silip süpürücü bir macun öğreteyim ki,
Onu yiyenler Hayat YOLCULuğunda HAKk YOLdan ayrılık ve de zahmet, meşakkat, güçlük, zorluk görmez..

Resim
Gerçi her derde devâ virmiş HUDÂ lâkin begim,
Yok-durur anın gibi dünyâda kuvvetli devâ..


Gerçi, EL HADî HUDÂ celle celâlihu, her derdin devâsını da vermiş ancak bu MuhaMMedî AŞKk Macunu gibi kuvvetli Çâre olanı bu Dünyâ’da yoktur..

Resim
Bir kişi 'ömründe bir kerre yise bulur necât,
Sâlim olur her belâdan hîç 'azâb olmaz ana..


Bir kişi ki, ömründe bir kerre olsun bu MuhaMMedî AŞKk Macunundan yese, her hususta selâmete erer ve ebedî kurtuluş bulur.
Bu Deneme Dünyâsındaki her türlü dert, keder, belâ tehlikelerinden Sâlim-Emniyyette olur ve sonuçta o’na azâb olmaz..

Resim
Gice gündüz turmayub her dem diyen 'âşıklara,
Bil hayât-ı sermedîyye bahş ider BÂRÎ HUDÂ..


BİL ki bu TEVHiDuLLAH ZİKRini gece gündüz her yerde, her dâim, her hâlde, her nefeste söleyip, zikreden MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLara küllî şeyle BİZ BİR-İZ Sermedî AŞKk Hayatını bahş eden BÂRÎ HUDÂ celle celâlihudur..

El Bâriü celle celâlihu.:
Resim

El Hâdî celle celâlihu.:
Resim

Resim
Hem ider rûhı telezzüz anı iksâr idenin,
Gönüne deryâ gibi 'ışk toluben bulur safâ..


TEVHiDuLLAH Zikri öyle bir iksirdir ki, onu sürekli ve çokça zikredenlerin RÛHu anlatılamaz bir hazz zevki duyar.
Bir damlacık GÖNLüne DERYÂ gibi AŞKULLAH DOLAR ve SıRR-ı SIRF SaFâsına gark olur..

Resim
Ol olur HAKk'ın enîsi HAKk olur ana celîs,
'Akıbet eyler o ma'cûn anı HAKka âşinâ..


Bu HÂLİ YAŞAyan, MuhaMMedî AŞKk Macununu her ÂN yiyen MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLarı, HAKk TeÂLÂ ZÂTIna âşinâ kılar, AŞKk Arkadaşı ve SEVgiLi eder bu Hayatta..

Resim
Bil ki ma'cûn didiğim Tevhîd-i Yezdândır benim,
Semm ile tiryâkdan olmuşdur mürekkeb dinle hâ..


Bil ki benim, MuhaMMedî AŞKk Macunu dediğim Yüce RABBımızın TEVHÎDi dir ki,
İNKÂR ZEHRi=>İKRÂR PANZEHRi OLUŞUmudur ve bu sözüm DİNLE-ANLA!.

Resim
Semm-i nefy' isbât dahi hem sâlike tiryâkdır,
Sâlike ma'cûn-ı müshildir virir kalbe cilâ..


Bu İLAHî AŞKk YOLU YOLcusu MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLara=>İNKÂRını iyice BİLip-ANLAyıp da => TEVHiDuLLAHı İKRÂR ederse =>ZEHRine PANZEHiR OLur.
MuhaMMedî AŞKk Macunu Kalbindeki GizLi Şirki sürer çıkarır ve de CİLÂLar..

Resim
Anı bir kez dise kâfir mü'min olur şübhesiz,
Rûz u şeb meşgul olan ana velî olmaz mı yâ..


TEVHiDuLLAHı bir kerre söyleyen kâfir şek-şübhesiz =>mü'min OLur.
Gece gündüz TEVHiDuLLAH ile meşgul olana, TEVHiDuLLAH o’nun CÂN DOStu OLmaz mı yâ!.

Resim
Anı iksâr eyle Kuddûsî gice gündüz hemân,
Olmasun 'ömr-i 'azîzin hâb-ı gafletle hebâ..


EYy Kuddûsî BaBam kaddesallahu sırrahu, gece gündüz hiç durma sürekli TEVHiDuLLAHı çoğalt ki,
Şu Kıymatli ÖMRün Gaflet Uykusunda boşboşuna-beyhude geçmesin bu ÂLEMden..


Resim

Sâlik.: (Sülûk. dan) Bir yolda giden. Belli bir yol tutup giden. * Bir tarikat yolunda olan.
Ma'cûn.: Hamur kıvamındaki ilâç. * Hamur gibi yoğurulmuş şey.
Nâfi.: (Nefiy. den) Giderici, yok eden, nefyeden, menfi yapan.
Rene.: Ayrılmak
Anâ.: Zahmet, meşakkat, güçlük, zorluk.
Necât.: Kurtuluş, selâmet. Yüksek mekân..
Sâlim.: Sağlam. * Sıhhatli. Sağ. Noksansız, eksiksiz. * Her türlü tehlikeden uzak olan. Emin ve korkusuz olan
Sermed.: Dâimî, sürekli, ebedî, ezelî.
Bahş.: f. Bağış. Verme. İhsan.
BÂRÎ.: Bir kalıptan döker gibi, düzgün, tertipli ve güzel yaratan. Aza ve cihâzatları birbirine mütenasip ve kâinattaki umumî nizama ve gayelere uygun ve münasebettar olarak halkeden Cenâb-ı Hak..
Telezzüz.: Tat ve zevk almak. Zevklenmek.
İksâr.: (Kesret. den) Çoğaltma, fazlalaştırma, arttırma.
Celîs.: Ekseri bir yerde oturan. Arkadaş. Birlikte oturan..
Enîs.: (Üns. den) Dost, arkadaş, ünsiyet edilmiş olan. Alışılmış, kendisi ile ülfet edilmiş olan. Sevgili..
Semm.: Zehir, ağu..
Tiryâk.: Panzehir. Zehirlenme veya hastalıklardan hemen şifâ bulmağa vesile olan ilâç..
Nefy'.: Sürgün etmek. Birisini kendi rızası olmadan, bir yerden başka bir yere nakletmek, sürmek. * Gr: Bir şeyin olmadığını ifade eden (olumsuzluk) edatı. Müsbetin zıddı, menfi olan. Bir şeyin yokluğunu veya olmadığını iddia.
Müshil.: (c.: Müshilât) (Sehl. den) Kolaylaştıran. * Bağırsakları temizleyen. İshal veren. Kazuratı kolaylıkla dışarı attıran ilâç.
Rûz u şeb.: Gündüz ve Gece..
Hâb-ı gaflet.: Gaflet uykusu..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: AHMED KUDDUSİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


<= Resim =>

GazEL 94

Olmışam bir güzelin sevdâsına çün mübtelâ,
Ki nazîri yok anın hîç benzemez bir şey ana..


Ben öyle bir Güzeller Güzeli’nin sevdâsına tutulmuşum ki,
Âlemlerde O’nun bir başka benzeri veya O’na benzeyen yoktur..

Resim
Var diyen müşrik münâfıkdur o hûbın mislini,
Bu söze eyler şehâdet cümle halk arz u semâ..


Eğer O Güzeller Güzeli’nin bir başka benzeri-misli var diyen birisi varsa kesinlikle hem müşrik hem demünâfıkdur..
Bu sözüme cümle insanlar, yer ve gökler de şehâdet ederler..

Resim
Neylerem dünyâ vü 'ukbânın safâ vü zevkini,
Derd-i 'ışkı ol şehin virir bana zevk u safâ..


Ben, Bu Gel-Geç Dünyâsı’nın ve CeMâLULLAH’a Ulaşım aşaması olan âhiret Âleminde takılıp kalmayı ne yapayım!.
O ULU ŞÂHLaR ŞÂHı’nın AŞKuLLAH Derdi/Ateşi =>Bana öylesine bir zevk ve safâ verir ki yaşamayana anlatsan inanamaz!.

Resim
İsmini yâd itmek-ile rûz u şeb eğlenirem,
Görmeği ârzû kılar gönlüm cemâlin dâ'imâ..


Ve Ben O ULU ŞÂHLaR ŞÂHı’nın İsmini=>Her Yerde Her ÂN’da Her HâLde ve Her Nefeste ANmakla gece-gündüz Aklımı oyalar eğlerim..
ÖZde Gönlüm ise hiç durmadan O’nun CEMÂLini GöRmek için hasret çekip YANar-Tüter Durur..

Resim
Dileğim andan budur kim ben kuluna diye sen,
Tâ ebed eyle nazar hûb yüzime Kuddûsîyâ..


O ULU ŞÂHLaR ŞÂHı’dan tek dileğim şudur ki bana => “EYy Kuddûsî artık sen ebedîyyen Güzeller Güzeli CEMÂLim’e nazar eyle..
NaHNu.. BİZ BİR-İZ Yaşa Kuddûsî Babam kaddesallahu sırrahu../color]


Resim

Mübtelâ.: Dertli. Hasta. Başı sıkıntılı. Rahatsız. Belâlı. Düşkün. Tutkun. Tutulmuş..
Nazîr.: Bir şeye benzemek üzere yapılan şey. Denk, eş, örnek. Benzeyen..
Hûb.: f. Hoş, güzel, iyi.. Sevgili.
Ukbâ.: Âhiret, öbür dünya, bâki olan âlem..
Rûz u şeb.: Gündüz ve Gece..
Resim
Cevapla

“►Allah Dostları Divan Şerhleri◄” sayfasına dön