PENİSİLİN...
160 Hicrî senesinde ölen ve 500 kadar telif eseri olan Tavaslı Musa ibn-i Ebû Hayyan'ın El-Hâlis isimli kitabında, göz hastalıklarında, boğaz anjinlerinde Resûlullâh'ın şu tavsiyesi yazılıdır:
“Mantarları alınız, rutûbetli karanlık bir yerde üç gün muhafaza ediniz, üstünde küf hâsıl olur. Demir bir şiş alınız, kızdırınız! Soğuduktan sonra üç defa bu küfe sürünüz, göze sürme çeker gibi sürünüz, bu küfü boğaza talâ ediniz!”
Çeyrek asır evvel buna hurâfe, saçma ismini veriyorlardı, bugün; küf, mantar, penisilin, son asrın mu’cizesi...
1300 küsur sene evvel Yüce Peygamber penisilini biliyormuş...
Buna tesadüf demeyiniz.
İslâmiyet, namazı, orucu, beş vakitte abdest alınmak sûretiyle temizliği esas almak itibariyle, hiç şüphesiz ki bir hıfzısıhha dinidir.
Tam mânâsiyle dînî emirleri îfâ eden bir müslüman yine hiç şüphesiz ki tam sıhhatli bir insan sayılabilir.
Fakat mes’eleyi bir de ilmî ve fennî bakımdan tetkik edersek, o zaman Resûl-i Ekrem'in ilmî hazâkati tebârüz eder ki maksadım bunu îzah etmektir.
Muhtelif hastalıklarda tavsiye buyurduktan bazı husûsatı kısaca anlatalım:
Yarım baş ağrısı:
Bizzât kendi mübârek başlarına arasıra yarım baş ağrısı gelirdi.
Mübârek başlarını sıkı bağlardı.
Bir defa da bağının tam ortasına bir defâya mahsus olmak üzere hacamat yapıştırmışlardır.
Diğer etraf ağrılarına derhâl kına koyarlardı.
Göz ağrısı:
Göz ağrılarında dâima bol hurma yenmesini tavsiye ederlerdi.
Bir de sıcak gecelerde Arabistan'da yapraklar manzarasında semâdan yağan kudret helvası vardır.
Bu maddeyi sulandırarak göze damlatırlardı.
Bundan başka mantar suyu kullanırlardı ki, bunun penisilin olduğunu evvelce arzetmiştik...
Boğaz ağrıları:
Udu-Hindi denilen bir nebatı ateşte yakar, dumanını nefes ettirirlerdi.
Bugünkü tabâbetin inhalâsyon yaptırmasının aynıdır.
Aynı zamanda bu madde çok kuvvetli bir antiseptiktir.
Resûl-i Ekrem bunu döverek toz yapar, yaraların üzerine hafif temas ettirirdi.
Karın ağrıları:
Daima bal şerbeti kullanırlardı,
Kabız için:
Bunun için “Sınâ” denilen bir nebatı kullanırlardı.
Bu nebat için şöyle buyururlardı:
“Eğer ölüme bir derman bulunsaydı o da sına olurdu.”
Zâtülcemp:
Bu illete udu hindi kullanılmalıdır.
Bu kökte yedi türlü derde devâ vardır:
“Alayküm bi’l-hâzer-ûdu’l-Hindî.”
Bir de bu hastalığa kis-lû’l-bahri denilen bir ot tavsiye ederdi.
Bu ota zeytinyağı ilâve ederek kullanırlardı.
Bu nebatta su çekmek hassası çoktur ve bol idrar verir.
Sulu zâtülcenpte ne kadar ehemmiyetli olduğu ortaya çıkar.
Siroz:
Batında su toplanması.
Bunun çok tehlikeli bir hastalık olduğunu buyururlardı.
Henüz yeni sağılan deve sütünün içilmesini tavsiye ederlerdi.
Bu süt derhâl ishâle sebebiyet veriyor, bu sûretle biraz hafiflik vermiş oluyordu.
Mide Hastalıkları ve Üşümesi:
12 dirhem bal
2 dirhem çörek otu
2 dirhem anason
6 dirhem limon kabuğu
l dirhem karanfil.
Bir miktar limon kabuğu,
Bir miktar sirke, ateşte iyice hâllolunacak ve bir kahve kaşığı alınacaktır.
Şahsen bunu kullanırım, sıhhat verici bir tesiri olduğunu müşâhede ettim.
“Eş-şifâ fi selâse” hadis-i şerifinde, üç yerde şifâ vardır, buyuruyorlar:
1 - Hacamat
2 - Bal
3 - Key
gibi…
Fakat ben kendimi key yapmaktan men ederim.
Taun, Veba:
“Şâyet, siz bir yerde bu hastalık olduğunu işitirseniz, sakın oraya gitmeyiniz.
Ve şâyet içinizde zuhur ederse bulunduğunuz yerden çıkmayınız.”
Bu mübârek tavsiyeleriyle hastalığın sârî olduğunu keşfetmişlerdir.
Bu sûretle ilk karantina usulünü kuran Resûl-î Ekrem'dir.
Ateşli hastalıklarda:
Soğuk su ile vücudu ıslatırdı.
Zehirlenmelerde:
Derhâl mideyi boşaltmak için kustururlar ve omuzların arasına üç adet hacamat yaparlardı.
Akrep sokmasında:
Tuzlu su içine, sokulan yeri sokarlardı.
Verem:
Zaif, öksürüklü, balgam çıkaran hastaları Medine'den dışarı çıkarır, dağda çobanlarla beraber bırakırlardı, bol bol süt içmelerini tavsiye ederlerdi.
Bu hasta gençler az zaman sonra Medine'ye gürbüz bir hâlde dönerlerdi.
Mikrop ve lâboratuvarın tamâmiyle meçhûl olduğu o karanlık câhiliyet devrinde
Resûl-i Ekrem'in bu hastalık hakkında koyduğu teşhis ve tedâvi son derece câlib-i dikkattir.
Bugünkü veremlilerin sanatoryum tedavisi aynıdır.
Cüzzam:
Bu tehlikeli korkunç hastalık için:
“Cüzzamlılardan kaçınız, arslandan kaçar gibi kaçınız.”
buyurmuşlardır.
Taunlu, veremlilerin derhâl halktan tecrid edilmesini tavsiye buyuran Resûl-i Ekrem karantina usulünü keşfetmiş bulunuyor.
Bu hastalıkların mikrobu ancak içinde bulunduğumuz asırda keşfedilmiştir.
Karantina da bu asırda kıymet ve ehemmiyet kesbetmiştir.
Bu itibarla Resûlullah'ın tıb ilmindeki bilgisi, keşifleri ve tavsiyeleri O'nun yüksek ilâhî dehâsının ve insâniyete yapmış olduğu hizmetlerin en büyük burhanıdır.
Perhiz iki kısımdır:
1 - Hastalık tevlid edecek yiyeceklerden kaçınmak,
2 - Herhangi bir hastalığa tutuldukta o hastalığı artıracak şeyler yemekten kaçınmak.
“En büyük sıhhat perhizdedir.”
buyurmuşlardır.
Nekâhet devrinde perhize daha büyük kıymet verirlerdi.
Sirozlulara bir yudum sudan fazla vermezlerdi.
Sıhhatli insanlara bile fazla su içmemelerini tavsiye ederlerdi.
“Eğer insanlar az su içerlerse, vücudlarının sıhhat ve afiyetini aynı istikâmet üzerinde devâm ettirebilirler.”
hadis-i şerifi büyük bir hikmet taşımaktadır.
“Fahişelere, delilere çocuklarınızı emzirtmeyiniz!”
Üç asır evvel Paris sokaklarında pislikten geçilmezdi.
Fransa krallarından biri bitlenmişti.
Doktoru bir fıçıda sıcak suya girmesini tavsiye etmiş, bu banyodan sonra vücudu rahat etmiş, ve kral doktoruna :
“Senede iki defa bu işi yapmak istiyorum, ona göre hazırlık yapınız!”
diye emir vermişti.
M. Pompadour ömründe iki defa banyo yapmış, pis kokuları lavantalarla giderirmiş.
Onüç asır evvel Resûlullah Efendimiz:
“Suyu kâsesi bin altına olsa her gün yıkanınız!”
diye bütün beşerîyete haykırıyordu.
O'nun koyduğu sıhhi kâide ve usuller ebediyete kadar devâm edecektir.
Sıhhat hakkında söylediği mübârek sözlerin hiçbirisini yerinden kıpırdatacak bir âlim gelmemiştir.
Gelmeyecektir...
Dünya ve insanlık kıyâmete kadar ALLAH'ın birliğini semâlara haykıran minârelerden günün beş vaktinde vecd ve îman ile dolu:
“EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDE’R- RESÛLULLAH”
sedâlarını dinlemeye devâm edecektir.
KELİMELER:
Ta’lât : Vecih, yüz. Çehre. * Görünüş. Görüşmek. * Güzellik. * Görmek. * Bir şeye çok rağbet etmek.
Hıfzıssıha : (Hıfz-üs sıhha) Sağlıklı yaşamak için doğrudan doğruya kişi ve içinde bulunan çevrenin sağlıkla alâkalı şartlarını tetkik edip inceleyen, gerekli tedbirleri olan ve bu çeşit çalışmalardan bahseden hekimlik kolu veya sağlık bilgisi. * Sıhhatini korumak. Sağlığını muhafaza etmek.
Hazakat : İhtisas. Meharet peyda etmek. Üstad olmak. Bir san'atta, hususan tıbda gereği gibi öğrenip mâhir ve mütehassısı olmak.
Tebarüz : Belli olma, belirtme. Görünme. * İki hasım cenk için meyadan çıkma.
Zâtülcenb : (Zât-ül cenb) Tıb: Akciğer zarı iltihabı. Akciğer veremi.
Batın : Karın
İshal : Mülâyim ve düz bir yere varmak. * Tıb: Barsakların iltihabından soğuk algınlığından hâsıl olan sürgün, iç sürme.
Selase : Üç.
Sarf : (C.: Süruf) Harcama, masraf, gider. * Fazl. * Hile. * Men etme. Bir kimseyi yolundan ve işinden ayırıp başka tarafa yöneltme. * Farz. * Gr: Bir lisanı meydana getiren kelimelerin değişmesinden, birbirinden türemesinden bahseden ilim şubesi. Kelime bilgisi. Kelime şekli bilgisi.
Morfoloji : Tasrif çeşitlerini, isim ve fiil nevilerini öğreten ilim. * Para bozma.
Karantina : İtl. Bulaşıcı bir hastalığın yaygın olduğu bir ülkeden gelen kişileri, gemileri veya malları geçici olarak tecrit etme şeklinde alınan tedbir. * Hastahanede yatması gereken hastaların kayıt ve kabul işlerinin yapıldığı yer. * Bir bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek üzere hasta olup olmadığı bilinmeyen insan ve hayvanlarla temasın menedilmesi.
Calib : Çekici. Celbedici. Kendi tarafına çekip getirici olan.
Cüzam : (Cüzzam) Hansel basilinin (mikrobunun) sebep olduğu bulaşıcı bir deri hastalığı.
Tecrid : Açıkta bırakmak. * Yalnız başına bırakmak. Tek başına hapsetmek. * Dünya alâkalarını kalbten çıkarıp Allah'a (C.C.) yönelmek. * Edb: Bir şairin kendini mücerred bir şahıs, yâni ayrı bir adam farzederek ona hitabetmesi. * Soyma, soyulma.
Nekahet : Hastalıktan yeni kalkıp henüz iyileşmiş, iyiliğe yüz tutmuş olmak hâli. Hastalıkla sıhhat arasındaki hâl. * Fehmetmek, anlamak, bilmek. * Seri intikal etmek. Çok çabuk anlayış.
Tevlid edecek : Doğuracak
ALLAH Dostu Der ki I Alıntıdır
Dr.MÜNİR DERMAN ...
"DEĞERE DEĞER KATAN DEĞERLİDİR".EDEP YA HUU.
PENİSİLİN...
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
PENİSİLİN...
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
- Ahmed
- Admin
- Mesajlar: 1163
- Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00
Re: PENİSİLİN...
HACAMAT
Hacamat Nedir? Hacamat deri altındaki birikmiş, damarda dolaşmayan, atıl kalmış, vücuda zararlı ve biriktiği noktada ilgili organa zarar veren PiS KANIN vücuttan dışarıya atılması işlemidir.
İslamda Hacamat Peygamber Efendimiz(s.a.v) ‘Sizin tedavi olmak için başvuracağınız en iyi çare Hacamattır’ (Hadis-i Şerif) (Nesei)
Abdullah b.Abbas(r.a) Şöyle demiştir:Peygamber Efendimiz(s.a.v) Miraç gecesinde meleklerden hangi topluluğa uğradımsa bana ‘ümmetine kan aldırmayı emret’ diye tavsiye ettiler.
Unutkanlık, migren, Tansiyon, kolestrol, Pisikolojik rahatsızlıklar, Depresyon, Bel fıtığı, romatizma, İltihaplı eklem romatizması, Sedef, Alaca, Görme bozuklukları, Erken yaşlanma cilt kırışıklığı, gibi bir çok rahatsızlık tedavisi Hacamatla mümkündür.
Modern ve hijyenik Hacamat kupaları (kupa çekme seti) 10-15 dakika hacamat uygulanacak bölgeye vakumlanır. Bu vakumlama ile vakumlanan bölgedeki pis kanı toplar. Hacamat kupalarının yeteri kadar beklemesi sonucunda orası iyice uyuşur sonra kupalar çıkarılır ince ince jiletle kesikler atılır, (1mm 2 mm arası derinlikte) sonra kupalar tekrar çizik atılan yerlere takılır böylece vücuda zarar veren fazla ve pis kanlar o kupa içinde toplanır.
Eskiden cam kavanoz içinde ispirto yakılarak vakum oluşturulurdu. Bu şekilde vakum şiddeti ayarlanamadığı için Vakum aleti kullanmak daha pratik ve hijyeniktir. Vakumun şiddetini ayarlamak çok önemlidir. Rastgele vakumlamak olmaz. Çok oldu zarar, az oldu fayda olmaz. Vakum aleti kullanmak şu an için en iyi yöntemdir.
Kullanılan jilet veya neşter tek kullanımlıktır. Atılan bu çizikler o kadar ince atılır ki yaralar 1 günde iyileşir, atardamar veya kılcal damarlara asla zarar vermez. %95 oranda jilet izi kalmaz, 2-3 hafta içinde tamamen izler kaybolur.
Mevsim olarak sünnet olan ve tavsiye edilen ilkbahar ve sonbaharda yaptırılandır. Ayrıca sıcaklar bastırdığında yaz aylarında özellikle sıcak memleketlerde ikamet edenlere çok tavsiye edilir. Hem sıcak memlekette ikamet edip yüksek tansiyon rahatsızlığı bulunanlar sadece yaz ayında 2 kez yaptırsalar yeridir.
Kış aylarında da yaptırılsada faydalıdır fakat faydası daha azdır.
Ay olarak en faydalısı hicri 14-21 arasında yapılanıdır. Haftanın günü de dikkate olmak koşuluyla ayın tekli günlerinde yapılması tavsiye edilir. 15, 17 19,21, 23, 25 gibi. Hacamat eğer sünnet için yaptırılacaksa ayın ikinci döneminde özellikle tekli günler tavsiye edilir. Tabii ki tekli gün her zaman olmaz.
Fakat hacamat tedavisi tansiyon, migren, baş ağrısı, romatizma, eklem ağrısı, vs benzeri hastalık tedavisi için yapılıyorsa ayın 14-28 arası beklemek gerekmez. Sadece haftanın günlerine dikkat etmek gerekir. Hastalık tedavisi için ilk fırsatta beklemeden yaptırmak daha doğrudur.
Haftanın günlerinde ise başlayan Çarşamba, günü kesinlikle hacamat yapılmaz. O gün Eyüp A.S. nin belaya duçar olduğu gündür.
Bunun dışında Cumartesi günlerinde eğer hastalık tedavisi veya mecburiyet yoksa Beklenmelidir. Bu bazılarınca onaylanmış bazılarınca sakınca görülmüş bir gündür.
Sadece sünnet amaçlı yaptıranlar Pazar, pazartesi, Salı, Perşembe ve Cuma günü hacamat yaptırmaları daha uygundur!
Hacamatla tedavi olunan hastalıklar
Hacamat kan ile alakalı bir işlem olduğu için kan da insan bir bölgeye tesir etme imkanı vardır. Bununla beraber vücuttaki kirli kanı almakla kandaki toksinler, kolestrol ve kullandığımız ilaçlardan dolayı kanda bulunan ve bize zarar veren maddeler tehlikesiz bir şekilde vücuttan uzaklaştırılır.
Hacamat ile insanlar; anında tesir gösteren, emin, tehlikesiz, yan tesirsiz ve ucuz bir şekilde tedavi olma imkanı bulurlar. Bununla beraber hacamatla tedavi olunan hastalıkların bazıları şunlardır.
- *Baş ağrısı, yarım baş ağrısı ve sinuzit,
*Tembellik, uyku fazlalığı,
*Yüksek tansiyon ve şeker hastalığı,
*Prostat ve cinsel zayıflık,
*Sırt ağrısı, bel ağrısı (lumbago), diz ağrısı, yanlarda uyuşukluk,
*Hormon bozukluğu,
*Yumurtalık hastalıkları,
*Buna benzer bir çok kadın hastalığı.
Hacamat hangi hallerde yapılmaz
- *Hacamat çok ihtiyar ve zayıf kişilerde,
*Kalp Yetmezliği olanlarda,
*Bir yeri kesildiğinde kanı durmayan kişilerde,
*Hamilelerde,
*Aşırı kansız kişilerde
*AİDS HİV
*Tansiyonu çok düşük olan kişilerde
*Küçük çocuklarda
*Çok hassas ve korkan kişilerde kanlı hacamat yapılmaması tavsiye olunur, duruma göre kansız hacamat tatbik olunur.
Alıntı
Yararlanılan Kaynaklar
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
1-E. Davud Tıp H. 3859. 3860, Tirmizi Tıp H. 2052, İ. Mace Tıp H. 3484. 3484.
2-İbn Mâce, Kitâbu’t-Tıb, 22.
3-Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3.
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
Re: PENİSİLİN...
Allahümme ecirna mine'n nar *** ALLAHIM BİZİ CEHENNEM AZABINDAN MUHAFAZA EYLE AMİN AMİN AMİN
Allahümme ecirna min külli nar****ALLAHIM BİZİ BÜTÜN ATEŞLERDEN MUHAFAZA EYLE AMİN AMİN AMİN
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]