ŞÂİR NEF’İ

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

ŞÂİR NEF’İ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ŞÂİR NEF’İ (1572-1635)

kUyU
sUyU
hUyU
dUyU
UyUta BİLmek
UykUyU…
Resim

ZEVK
4422

MuHaMMeDî MîM Menzili.. HuDî – LUTî - YûnuS HUTî
Her Merhâle DOĞum-ÖLüm.. “Muti Kable en TeMuTî
RaHMâNiYyet.. RaHiMiyyet.. yÛsUfcUğUn kUyUsunda
dUdU kUşU yÜreğimde.. ÖT-ER DUR-ur “Tütî!.. TuTî!..”


24.04.11 15:07
gkkşğ..


SALLanır DURur Yüreğim
İÇimdeki SALL-ıncakta
HaBLi’l- VERİdde Direğim
SALLavâtla SALLınmakta…
MuHaMMeDî MîM Menzili: İnsanoğlunun Nefsi İmkanla İmtihanda KULUK Seyr u Sülûkunda, 7 Nefs Letâif Aşamalarının her birini 4 kademede katederken uğraya mânevî MENzilleri, Kur'ân-ı Kerim’imizde bildirilen 28 peygember aleyhumu’s-selâm Özellik ve Güzelliklerini CEM’-ÂN (4x7=28) BİLir-BULur-OLur ve YAŞAr ki SON-UÇta MuHaMMeDî Mükemmelliğe ve Mükrremliğe Kavuşsun! ADEMî OLarak doğan BeBe NEFS, gün gelir EYYUBî olur es SABUR eleğinden elenir. Gün Gelir YUSUFÎ olur KûN kUyUsuna DÜŞer.. Gün gelir HUDî olur. Gün Gelir YUNUSî olurda Balık SAHİBİ diye Anılır HUTî olur..

Her bir merhalede Fıtraten AKLına Yüklenenlerle KADERini Tecellîde Yaşarken câhalet-Noksanlığında ÖL-ür de Kemâlet TAMMlığında DOĞ-ar!..

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Mutu kable en temuti: Ölmeden önce ölünüz!...” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)

ÖT-ER DUR-ur “Tütî!.. TuTî!..”:
İÇimdeki İçli Çocuk bir şarkı TUTturur DERÛNumda derinden:

Tûtî-i mu'cize-gûyem ne desem lâf değil
Çarh ile söyleşemem âyînesi sâf değil..



Nef’i'nin en çok bilinen gazellerinden GÜFTEsi..
“feilâtün, feilâtün, feilâtün, feilün”
Hacı Ârif Bey BESTEsi..
Her ZERRemden KüRRE SESi!.



Tûtî-i mu'cize-gûyem ne desem lâf değil
Çarh ile söyleşemem âyînesi sâf değil..


Mucizeleri dile getiren papağanım, dedikler boş laf değildir.
Câhilce dönenlerle ile konuşamam kalb AYNası temiz değil.



Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil


Kalbi tertemiz olmayana “Gönül Ehli-dir" diyemem
Gönül Ehillerinin birbirini bilmemeleri olacak iş değil!



Yine endîşe bilir kadr-i dür-i güftârım
Rûzigâr ise denî dehr ise sarrâf değil


Bilse bilse DüŞüNen yürekler bilebilir inci gibi sözlerimin değerini,
Kaderin yaşattığı DEVİR alçaksa.. Dünya SARRaf değil-ÖLÇü bilmezse..



Girdi miftâh-ı der-i genc-i ma'ânî elime
Âleme bez-i güher eylesem itlâf değil


Mânâ Âlemi Hazinesinin GİRDAB Anahtarı ELİme verildi,
ÂLEMe gönüllerince mücevher dağıtsam telef değil hizmettir..



Levh-i mahfûz-ı suhandir dil-i pâk-i Nef'î
Tab'-ı yârân gibi dükkânçe-i sahhâf değil


Nef'î’ini pampâk-tertemiz GÖNLü, Ahenkli söz söyleme Levh-i mahfûz’udur,
DOSTların kitab diye bastırdıkları gibi Eski kitap satan Sahhaf Dükkanı değil!..


Levh-i mahfûz: Herkesin ve Her Şey’in hayatının İnd-i İlâhîde yazılması. İlm-i İlâhînin Kur'ân-ı Kerimdeki ünvanı.

Kader Takdirullahı 8 KÖŞe 7 YÖNde yaşayan ve AŞKın Bedelini Kırmızı TERiyle ÖDEyen NEF’İ KİM idi Ki ????
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: ŞÂİR NEF’İ

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim

El çek benden tabib, elin çek ki, senden yarama ilaç olmasın,
İki cihan bir araya gelsin, YÂRsız derdime derman bulmasın,
Bu ateş-i aşk ELESTten yanmış, ancak Cemâl-i Ezel'de söner,
Hazanda döküldü, hiç olmazsa, GÜLümün son yaprağı solmasın...

*

Mecnun gezerim sevdâ çölünde, perde-i aklımı yırtıp attı,
DOST sardı rahmetiyle yaramı, ağyarlar zahmetiyle kanattı,
Ey ayrılıktan şikayet eden, saf bir kalbe hasretle yanan DOST,
Gül dalında bülbül misali YÂR, beni kalbimde yaktı ağlattı ...

*

Saklarım derdimi bilmesinler, el sevinip dostlar üzülmesin ,
Hıçkırıkları gülüşe sardım, halimden kederim sezilmesin,
Dağların başı gibi yüreğim,duman sarmış, bora, tipi, karlı,
Esmesin deli rüzgâr, fırtına, gülistanda güller ezilmesin....

*

Ateşe aşık pervâne gibi, döndüm bir o yana bir bu yana ,
Vaz geçemedim ateş-i aşktan, kül de olamadım, yana yana,
Neyle inler neyzen, mızrapla saz, inleyen kalbin feryadı AHH-dır,
Kim anlar, kim dinler deme Gülizar, ÂRİFin kelâmı anlayana...
En son HAYY-DOST tarafından 26 Nis 2011, 10:06 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hacer
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 505
Kayıt: 03 Nis 2007, 02:00

Re: ŞÂİR NEF’İ

Mesaj gönderen Hacer »

Allah cc razı olsun bizlere ne guzel ikramlarda bulunuyorsunuz.
Ellerinize yurekleriniz sağlık can kulihvani ağabeyciğim ve Hay Dost ablacığım..
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: ŞÂİR NEF’İ

Mesaj gönderen nur_umim »


ŞÂİR NEF’İ (1572-1635)

Nef'î Kasidede gerçek bir varlık göstermiş ve gerek kendi zamanında, gerekse sonraki yüzyıllarda kaside yazan bütün şairlere etki etmiş bir şâirdir.
Asıl adı Muhammed-Ömer olan Nef'i 1572 yılında Erzurum'da doğdu.
Bundan dolayı devrin kaynakları Nef'i'den Erzenü'r-Rumî diye söz ederler.
Babası ülkesinin eşrafından Sipahi Mehmed Bey diye anılan bir kişidir.
Gerçek ismi Ömer olan Nef'î, kaynaklarda Nef'i Ömer Bey adıyla anıldığı gibi mührüne kazdırdığı beyitte de Ömer adı görülmektedir.
Daha küçük yaşlardan itibaren güçlü bir eğitim gördü.
Öğrenimini Hasankale'de yapmış, sonra Erzurum'a gelerek devam ettirmiştir.
Burada Türk edebiyatının ünlü eserlerini okudu, Arapça ve Farsça öğrendi.
Nef'i, Erzurum'da öğrenimini sürdürürken genç yaşında şiir yazmaya da başlamıştır.
İlk mahlası Zarrî "zararlı"dır.
1585 Erzurum defterdarı olan Gelibolulu Müverrih Ali, şiirlerini görmüş, beğenmiş ve bu genç şaire Nef'i "Nafi, yararlı" mahlasını vermiştir.

Padişah I.Ahmet zamanında İstanbul'a geldi.
Devlet hizmetine girdi ve bir süre farklı memurluklarda çalıştı.
Daha sonraları 2.Osman ve 4.Murad dönemlerinde yıldızı parladı ve sarayla yakın bir ilişki kurdu.
Hicviyeleri ile bilinen Nef'î yazdığı hicivlerle dönemin birçok isminin nefretini ve öfkesini üstüne çekti.
Dönemin müftüsü Nef'i yi öven ancak içeriğinde Nef'i ye kâfir diyen bir beyit söylemiştir.
Nef'i de buna karşılık olarak;
"Müftü efendi bize kâfir demiş. Tutalım ben O'na diyem müselman.
Lâkin varıldıktan ruz-ı mahşere, İkimiz de çıkarız orda yalan."
diyerek cevap vermiştir.

Yine de uzunca bir süre 4.Murad tarafından korundu, daha sonraları 4.Murad kendisinden hiciv yazmamasını rica etti.
Her ne kadar Nef'î padişah 4.Murad'a bu konuda söz verse de, kalemini durduramayıp Vezir Bayram Paşa hakkında bir hicviye kaleme aldı.
Bu hicviyesinden ötürü, 1635 yılında, sarayın odunluğunda kementle boğularak öldürüldü.
Sonra cesedi İstanbul boğazı'nda denize atılmıştır.
Padişaha gönderilecek belge yazılırken Nef'i de oradadır.
Belgeyi bir zenci yazmaktadır ve kâğıda mürekkep damlatır.
Nef'i de bu olay üzerine Ağaya alayla: "Mübarek teriniz damladı efendim" diyerek yaşama şansını kaybetmiştir.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: ŞÂİR NEF’İ

Mesaj gönderen nur_umim »

Onu ölüme sürükleyen Hiciv Edebiyatında çok başarılı olduğu aşikârdır.
Hicvin yanı sıra övgü edebiyatıyla da göz doldurmuştur, bugün dîvân edebiyatının en beğenilen kasidelerinden bir çoğu onun eseridir.
Yazdığı kasideler güçlü tekniği ve değişik ahengi ile fark yaratır.
Zaman zaman kasidelerinde gördüğümüz aşırı süs ve abartılar bile, güzel ahengi ile sunîlikten uzak doğal bir havadadır.

Nef’i Edebiyattaki TEVRİYE Sanatını en güçlü kullanan şâirdir.

Tevriye; Sestleri benzer kelimeler mârifetiyle bir kelimenin yakın anlamını söyleyip, uzak anlamını ŞİİRde, dizede, beyitte, dörtlükte iki gerçek anlama da gelecek şekilde kullanmak veyahut onu kastetmek sanatıdır.

Devir II. Osman, Genç Osman devridir.
O dönemde yaşayan Şair Nef’î, aklına estikçe saray idaresindekilerle alay eden hicivleriyle dönemin birçok güçlü kimselerinin nefretini ve öfkesini üstüne çekmektedir.
dönemin Vezirlerinden Tahir Paşaya sataşınca o da Nef’i-ye “İT!” demiş.
Nef’î Baba hemen SALlamış HİCVi:

“Bize kelb demiş Tahir Paşa, İltifatı bu sözüyle Zâhirdir
Malikiî’dir benim mezhebim zira İtikadımca kelb, Tâhirdir...”


Tâhir Paşa Kılıcıyla Kellesin kesmek dilemişse de kolu kalkamamış zirâ,

Kendisini çağırıp mahkeme edecek olan Padişah Han’a:

“Ne Hallere Kaldık Ey Gâzi Hünkâr
Eşek Vezir oldu Katır Mühürdâr!”


Diyerek düşmanlarının halk içinde döndürdükleri dolapları anlatınca dostlukları pekişmiş ve kellesi kurtulmuş.

Ama “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır!” Hadisi Hükmünce SUSamadı.

Şeyhülislam da Nef’i BaBayı kasdederek: “Bir Müslüman’ı kötülerken, aşırı gidilirse küfre düşülebileceğini!” söyledi ki “KÂFİRsin!” dedi kibarca.
Âşık NEF’i:
“Müftü efendi bize kâfir demiş, Tutalım ben O’na diyem Müslüman
Lâkin varıldıkta Ruz-ı Mahşere, İkimiz de çıkarız orada Yalan...”
Görülecek ki Ben Müslümanım o ise Kâfirmiş!..

Bitti sanıyorsunuz değil mi? Bitmedi elbette. İşte dili bu kadar keskin, hokkasının ucundan kan damlayan Nef’î Efendi’nin ıslah olmaz bu çıkışları Sultan Zaman GELdi-GEÇti IV. Murad dönemi geldi-çattı.
IV. Murad iç yapısı uyuşan Nef’i BaBa’yı yakınına çekip korumak ve sohbetine katmak için Başkâtipliğe tayin etti ve “Kimseye sataşma!” dedi.
Gürcü kökenli kindâr Sadrazam Bayram Paşa boş durmadı, durmadan tahrik etti durdu ve sonunda muradına erdi tepesinin tasını attırdı:

Gürcü hınzırı, a samsun-ı muazzam, a köpek!
Nerde sen, nerde sadrazamlık, a köpek!
Vay ol devlete kim ola mürebbisi anun
Bir senin gibi deni cehl-i mücessem, a köpek!


Sadrazam Bayram Paşa Padisaha iletti ve son kez uyarıldı Nef’i BaBa.
Akıl almaz bir iç yapısıyla; zevk, eğlence, şiddet yaşayan-yaştan IV. Murad Han’da gün geldi Nef’i BaBa’nın eleştiri oklarına hedef oldu düşmanları doğru-yanlış demeden jurnalledi durdu.
Neticede çok kızdı ve artık cezalandırılmasına karar verdi.
Fakat Nef’î, saraydaki Zenci Ağalardan birine gidip Padişahtan af dilemek için kendisini savunan bir dilekçe yazması için yalvardı.
Saray Ağası yalvarıp yakarmaya dayanamadı ve kendisinden istenen dilekçeyi nihayet yazmaya girişti.
Zenci Saray Ağası Nef’î namına yazdığı af dilekçesine imza atmak üzereyken önündeki kâğıda hokkanın ucundan bir damla mürekkep damlayıverdi.
O anda NEF’İ’nin hiciv damarı yine kabardı ve o zor anında bile Zenci Saray Ağasını renginden dolayı alaya almaktan geri durmadı:
“Mübarek teriniz damladı Efendim!” onun son sözleri oldu.

ODUNcuk insanların ODUNluklarında boğularak cesedi Saraylartın sahilinden BOĞAZın derin dalgalı Sularına atıldı, OĞLAN ŞEYHi İSMÂİLlerle BİZ Bİ-likte çalkalanır durur kıyamete kadar..
Ve zaman SeSsizce geçerken DÖNmüyormuş gibi Dönen Dünya nice İBRET-HİKMET SAHNelerine şahid olur gider!.
.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: ŞÂİR NEF’İ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ZEVK 3739

BiN-BiR Heves Kursağında!. Gelin BaŞlı Hass-AN DağıM!
Yusufçuk la DuDu KuŞu!.. GeLdi- GeÇdi Gençlik ÇağıM!
Sahilin SıRRın SüpürdüM!.. Deryayı Damlaya DürdüM
Avcumdaki AT-EŞ miş AŞK!.. NâR İÇİ ndeki NûR BağıM!..


25.01.10 20:11
Ayaz ağa-istnbl..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: ŞÂİR NEF’İ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ZEVK 1114

Çam Dallarında “Huu!” Çeken, Boyun Bağlı Kumrular Huu!
Ak Yeleli Atlar Gibi Dalga Dalga Duygular "Huu!"
Gözün Aydın Kul İhvâni, Şükrü Hamd Eyle ALLAHa!
Erenlerin Torbasında, Keder - Tasa - Kaygular "Huu!"


22.03.1995 16:29 dr..
Resim
Cevapla

“►Allah Dostları Divan Şerhleri◄” sayfasına dön