***HAK KULUNU KENDİ ZATI İÇİN HAZIRLAR...

Cevapla
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

***HAK KULUNU KENDİ ZATI İÇİN HAZIRLAR...

Mesaj gönderen meryemnur »

Resim




HAK KULUNU KENDİ ZATI İÇİN HAZIRLAR...



Hak Teala, bazı kelamında şöyle buyurur:

-"O ki, zikrimde olur, benden dilekte bulunamaz. Ona verdiğim dilekte bulunana verdiğmden daha çoktur."

Kalbin karışmadığı dil zikri, fayda getirmez, o zikirde fayda yoktur. Asıl zikir, kalbin zikri, sırrın zikridir; dilin zikri ondan sonra başlar.

Hakkı anmanın hakiki zevkini bulduğun zaman:

-"Beni zikrediniz, sizi zikredeyim; bana şükrediniz, küfre düşmeyiniz."

( 2 / 112 ) mealine gelen ayet-i kerimenin sırrı zuhur eder.

O'nu an ki, seni ansın... O'nu an ki, hataların, günahın kalmasın... Taat sahibi olasın, isyanın olmasın... İşte o zaman seni anar. Sen de, halkı bırakır O'nunla olursun. Ve O'nu anmak, seni bir şey istemekten alıkor. Bütün maksudun O olur. O zaman cümle arzunu bırakırsın. O, senin bütün arzu merkezini teşkil ederse O'nun ilim hazinelerinin anahtarı eline teslim edilir.

Allah'ı seven kimse, başkasını sevemez. Hak sevdirmez; Zatından gayrı şeylerin sevgilerini kalbinden çıkarır.

Bir kulun kalbinde Hak sevgisi yerleşirse, başka sevgiler kendiliğinden çıkar, gider. Hak Teala sevgisini kulun bütün duygularına içirir. Artık içi ve dışı O'nunla meşgul olur. Hem sureti, hem manası O'nunla olur. O, kulunu, kendi Zatı için hazırlar, adetlerden çıkarır, umran şehirlerden dışarı atar. İşte asıl sevgi bundan sonra başlar.

Senin aklın yok mudur ki, O'na konuk olmaya hazır olmadın sen; hiç bunu düşünmedin mi?..

Bir gün sıran gelecek... Ölüm meleği gelip hayatını yerinden oynatır. Ehlinden ve sevdiklerinden ayrılırsın. Çalış, ruhun alındığı zaman Allah'a kavuşmayı sevmez olmayasın.

Ahirette sana lazım olan şeyleri ara. Ölümü bekle. Bunu yapacak olursan, Hak katında dünyada gördüğün şeylerin en iyisini görürsün.

"Rabbımız, bize dünyada iyilik ihsan eyle. Ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru." ( 2/ 201)

Amin!

--------------

Hz. Abdulkadir Geylani / İlahi Armağan



Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »




ABDULKADİR GEYLANİ

Muhammed neslinden, Şah-ı Veliden,
Gonca Hüseyin’den, gül Fadime’den,
Zarif ve inceden, nurdan bir beden,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Abidler içinde bir Abdulkadir.
Hasan-el Basri’nin irfan yolundan,
Bağdatlı Cüneyd’in aşkın kolundan,
İrem bağlarının eşsiz balından,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Aşıklar içinde şir Abdulkadir.
Kırklar, Yedilerin sultanı sensin,
Gavslar meclisinin imamı sensin,
İlim deryasının ummânı sensin,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Arifler içinde mir Abdulkadir.
Erenler bezminde dergâh kurulur,
Tüm veliler divanında bulunur,
Hama erlerinden yolun sorulur,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Lütfunla rüyama gir Abdulkadir.

Tasavvuf Yolcusundan,


Halit Özdüden
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

BENİ HAKK'A GÖTÜR YA RESUL(a.s.)...

Mesaj gönderen meryemnur »

Resim


BENİ HAKK'A GÖTÜR YA RESUL(a.s.)...


ALLAH yolcularına katıl, onlarla sohbet et.Onların öyle nazarları vardır ki,himmetlerini bir şahıs üzerinde toplayıp ciddi bir nazar kılsalar,onu manen diriltirler.Bakılan adamın Yahudi,Nasrani ve Mecuzi olması onlar için bir önem taşımaz.

Büyüklerin himmetle baktığı kimse,şayet bir Müslümansa,imanı artar,yakini çoğalır,bulunduğu halde sebatlı olur.

Bir kalb sağlık bulursa,nazarları da öyle olur.Kalb sıhat bulunca HAK yakınlığı kazanır.Bir kul bakışlarını marifet ve iman çerçevesi dahilinde yaparsa o bakış HAK'tan olur.

Marifet alemine geçen bir kulun kalbinde,HAK yakınlığı bulut,bakışları şimşek,yaptığı öğütler ise o yakınlığın yağmurudur.Konuşmaları kalbinde olanı haber verir.

Dili bazı kere marifet divitine koşar ve ilim deryasına dalmak ister.Sebebi,ilim ve marifet deryasının bizatihi kendi oluşudur.İçinde ateşler yanar,her kelamı,her bakışı kalbindeki şimşeğin tezahürü olur.Gerek bakış,gerekse kelamı,HAK tarafından geldiği için kavi temele dayanır.

Her kim emirlere imtisal eder,yasakları bırakır ve Peygamberi(a.s.) hoşnut etme yoluna tutarsa...dediklerimiz o zatta tahakkuk eder.Bu arada bazı hataları kalsa dahi yüzünü Peygamberin(a.s.)yoluna sererse gün olur onlar da gider; ilmi artar ve HAK yakınlığı duygusunu bulur.

HAK Teala'yı gerçekten aramak duygusuna sahip olmak,yapılan iyi işlerin meyvesi sayılır,İyi iş ALLAH'a layık olan iştir.İçinde şirk kokusu olmayandır.
İyi iş odur ki,seni HAKK'ın dilediği yola koya.Ve sen sağ,sol gözetmeden,kalbin,sırrın ve mana alemindeki adımlarınla yol almaya bakasın.Her şeyden soyunasın; yanındaki halk,dünya ve ukba olmaya...Yalnız O'nun vechini dileyenlerden olasın.HAKK'a koşasın;niçin koştuğun sorulunca da şöyle diyesin:
-"Ya RABBİ,razı olasın diye koştum."(20/84)

HAK Teala Musa Peygamber hakkında şöyle buyurur:
-"Biz ona,bundan önce bütün memeleri haram etmiştik."(28,12)

Bunun gibi HAKK'ı candan arayana ve O'nun zatına talip olana aynı kelamın tecellisi zahir olur.

HAKK'ı tam seven kulun kalbinde bütün mahluk şeyler haram olur.İlahi gayret bunu gerektirir.Bütün sütler boğazına yığılsa damlası geçmez.Bu halde,olması muhal işler olur.Bundan sonradır ki; kalbi Yaratan'dan ayıracak şeyler bir bir eriyip gider.O kul,kendini sevdiğinden ayıracak şeye bağlanamaz.

İman sahibi bu halde devam edince Peygamber(a.s.) efendimiz ondan razı olur.Kalbini HAKK'a götürmek ister.Ve Onun önünde bir talebe olur.Bu hali taşıdığı içindir ki,o Resul,HAK Teala'ya şöyle yalvarır:

-"Bu kulun kalbini sana vardırmam için bana izin ver."

Kul bu halde hizmetini devam etirir ve bir gün:

-"Ey üstadım,beni şaha ilet.O'nun kapısını göster;beni O'nunla olmaya bırak ve O'nun kapısına kadar götür.Elimi kollarına yapıştır ve öylece terk et.Ve öyle bir yere bırak ki O'nu göreyim..der.
Bu talep üzerine Peygamber(a.s.)onun elinden tutar,kapıya yaklaştırır.Sonra Peygamber'e bir hitap gelir:

-"Ey elçi,ey delil ve muallim,beraberindeki kim?"

Buna şu cevabı verir:

-"Sana malum hayli zamandır bunu yetiştirdim...Bu kapıya hizmet için onu gönüllü eyledim."

Ve sonra o kulun kalbine döner:

-"İşte sen ve Yaratan'ın," deyip onu oraya teslim eder.

Nasıl ki Cibril de onu semaya çıkarırken aynı şeyi söylemişti...
Yaratan'a yaklaştırdı ve dedi:

-"İşte sen ve Yaratan'ın...."


Hz. Abdülkadir Geylan-i / İlahi Armağan


Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön