III- Bölüm: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i öz Övüş-1
29-)
ظَلَمْتُ سُنَّةَ مَنْ اَحْيَ الظَّلاَمَ اِلَي
اَنِ اشْتَكَتْ قَدْمَاهُ الضُّرَ مِنْ وَرَمِ
Zalemtü sünnete men ahya'z-zalâme ilâ
Eni'şteket kademâhü'd-durre min veremi
مَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ
Mevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Sünnete zulmettim!
Halbuki O kimse ki Muhammed aleyhisselâm, geceleri onula ihya ederdi.
Ayakları, şişerde verdiği acıdan şekvâ ederdi…
Ben Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’i duymakta ve işlememizi istediği işler O’na uymamakta çok hata ettim!
Kendime zulmettim.
Bilirdim ki O Yüce Zât Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) gecenin karanlığını Nûr-u Mim nafileleriyle aydınlatırdı.
Saatlerce kıyamda duruştan ayakları şişer kendisi farkına bile varmazken ayakları şişer, dolukur da taşımakta zorluk çekerdi.
--- El Mugire bin Şu’be (radiyallahu anhu):“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gece namazında ayakta o kadar dururdu ki iki ayağı şişti. Kendisine Aişe radiallahu anha:
“Yâ Resûlullah! ALLAH senin geçmiş ve gelecekteki günâhlarını mağfiret etmiştir. (İbâdet hususunda niçin bu kadar güçlüğe katlanıyorsun)” denildi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Şükreden bir kul olmayayım mı?” diye cevâb verdi.”
(İbni Mâce, Sünen, Kitâbü ikâm etü’s salâ 1419; Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî de rivâyet ettiler.)
Aişe radiallahu anha Vâlidemiz: “ALLAH senin için geçmiş ve gelecek olan günâhlarını bağışlasın diye...” (Fetih 48/2) âyetine işâret etmiştir.
لِيَغْفِرَ لَكَ اللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِن ذَنبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا
--- “Li yagfira lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara ve yutimme ni’metehu aleyke ve yehdiyeke sırâtan mustekîmâ(mustekîmen).: Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir.” (Fetih 48/2)
Zulm : (Zulüm) Haksızlık. * Eziyet, işkence. * Bir hakkı kendi yerinden başka bir yere koymak.
Zalâmü : Karanlık, gece karanlığı.
Sünnet : Kanun, yol, âdet. * Siret-i hasene. * Ist: Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın sözü, emri, hal ve takriri. Müslümanların ittibâında ve dinlemesinde maddî ve manevî pek çok fazilet bulunan, tatbikinde mühim sevablar, terkinde mühim zararlar bulunan İslâmî emirler. Sünnet'e Farz-ı Nebevî de denir.
İştekâ : Acı duymak, acı çekmek.
Verem : (C.: Evrâm) şiş, yumru. * şişme.