اَعْيَ الْوَرَى فَهُمْ مَعْنَاهُ فَلَيْسَ يُرَى
لِلْقُرْبِ وَ الْبُعْدِ مِنْهُ غَيْررُ مُنْفَحِمِ
A'ye'l-verâ fehmü mâ'nâhü fe leyse yürâ
Lil-kurbi ve'l-bu'di minhü gayru munfehımi
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ
Mevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Tüm mahlükat yaratılışı gereği Onun mânâsı olan gerçeği göremekten âciz kaldılar!
Uzağında olsun yakınında olsunlar, işin özünü-künhünü anlamaktan âciz kaldılar!
Külli ŞEY kendinin de aslı Olan Hakikat-ı Muhammed’î anlamaktan âciz kaldı!
En yakınıdaki veya en uzağındaki yaratılanlar bu husuta fark etmedi.
Çünkü bu husus Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bahşedilen ve ortaklık kabul etmeyen Rahmet Kaynaklığı oluşa çıkar neticede!
Ancak bu hususta Şerî sınırlar içinde düşünmemeizi uygun gören Efendimiz mübârek lisanı ile yol göstermektedir:
Onun için gözümüzün ve özümüzün nûru Efendimiz, Sahibimiz ve herşeyimiz buyuruyor:
---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:''Allahümme erinel-eşyâe kemâ hiye: ALLAH’ım bize herşeyi nasıl ise öyle göster!...'' buyuruyor... Eşyânın hakikatini...
Verâ : Halk. Mahluk. Arzı örten mahlukat. Yaratılmış olanlar.
Münfehim : (Fehm. den) Anlaşılan, kavranılan, fehmedilen.